31 Mart 2012 Cumartesi

lalelerim....


 Sanırım ilk kez becerdim lale soğanını açtırmayı. Nedense daha önce aldığım soğanlar çiçek vermemişti. Uzun zamandır da denememiştim açıkcası. Bir kaç ay önce Devrim'e Kaynaklar kampüsünde 4 tane lale soğanı vermişler. Ben yürüyüşteydim kapıya bırakıp gitmiş işe. Nasıl olsa yine olmaz diye öylesine bir yoğurt kovasına dikiverdim. Ama ne olur ne olmaz diye de netten baktım sevdiklerine...
Baktım benim soğanlar büyüme eğiliminde helen birbirinden ayırdım onları. İki tanesi açtı. Kırmızı. Severim ya ben. Bakalım diğer ikisi ne renk olacak....


Bu da Ada'nın yeni projesiymiş. Birtür lego bunlar. Delikleri olan toplar ve onları birbirine bağlayan çeşitli uzunlukta çubuklardan oluşuyor. Babamız mobilyalara yapılan deliklerden çıkan yuvarlakları getirmiş de dün bu çıkıverdi ortaya...


Bugün Gaziemir'de dün açılan outlete gittik. Biz öğleden önce gittiğimiz halde epey doluydu orası. Aslında AVM sever değilizdir ama oradaki bir spor mağazasına gitmeyi çok istiyordum. Maske, şnorkel, çocuklara mayo falan aldım. Dolandık keyifli bir mağazaydı bence. Oradan çıkmamız çok zor oldu nasıl bir trafik var. Yeni gelenlerin yolu resmen felaketti. Tıkanmıştı o taraf. alışveriş merkezinin içini düşünemiyorum bile....

güzel bir hediye...


Sevgili Tubacan nadide aksesuardan bu güzel arabayı hediye ediyor. İlgilenenler buraya...



30 Mart 2012 Cuma

tamamen geri dönüşüm kapı çelengim...


 Çocuğu olanlar bunu tanıyacaktır. Bir tür tekerlek. Benimkilerin oyuncak hurdalığından yürüttüm...

 Bir zamanlar minderdi. İyice yıpranında kaldırılmıştı ama üzerindeki işleme nedeniyle de atılamamıştı...

 Arkası..


Tamamen geri dönüşüm ürünü bir kapı çelengi bu. Aslında kapı çelengi merakım yoktur benim. Ama son zamanlarda öyle güzellerine denk geliyorum ki yapasım geldi resmen.

Çelengin iskeleti eski bir oyuncak parçası. Bir tekerlek. Ben çocukların kırılmış ama işe yarayacak parçaları olan oyuncaklarını alt katta bir kolide topluyorum. Bazen performans derslerine işe yarayan parçalar çıkabiliyor. Bu da oradaydı.

Üstünde kullandığım kırmızı kıl çuval ise benim üniversite yıllarında yaptığım minderlerden bir parça. Epey bir zaman kullanmıştım kıl çuval minderlerimi. Hepsini işlemiştim. O zaman para da yok çok fazla çek yat yerine yani....

Artık iyece yıpranmış minderi şeritler halinde kesip silikonla tekerleğe dolayarak yapıştırdım. Sonra üzerlerine mavi ve beyaz yakma güllürden yapıştırdım. İki tane de kumaş kuş yapıştırdım. Deniz beyinimizin talepleriyle yeşil pullarımızı da yapıştırdık.

Çelengi kapıya asma konusunu ise o noktaya gelene kadar düşünmemiştim. Sonradan yine bir geri dönüşüm çöpüm geldi aklıma. Pen kilitlerinden yaptıranlar görmüştür belki. Takılacak yere göre bu beyaz parçalardan vidalanıyor. Anneme taktırırken epey bu parçalardan artmıştı. Annemde al birşey yaparsın diye vermişti bana. Onlardan bir tanesini dikip bir tel yapdımıyla kapıya tutturdum. Eee fena olmadı......

29 Mart 2012 Perşembe

tepkisizlik....






Artık ''değerler'' ayaklar altında değil mi? ''Neden?'' diye sorulsa:''Görmediğimizdendir(!)'' şeklinde olur cevap.Ama asıl cevap:''Görmek istemeyişimizdendir!

(Facebook'ta denk geldim bu fotoğrafa. Çok hoşuma gitti. Söz de fotoğrafın altındaydı. Bana ait değil yani. Ama doğru işte)
------------------------------
 
Çok mu tepkisiz olduk son zamanlarda yoksa  bana mı öyle geliyor. Bakıyorum da Türkiye'de her yeni gün her yeni sorunla doğuyor sanki. Çevre kan ağlıyor, eğitim içler acısı, sağlık yerlerde sürünüyor...İnsanlar tepkisiz "ne yapalım olmuş bir kere" havasında. "Aman bize dokunmasınlarda" havasında...
Korkuyor insanlar resmen. Öyle bir hava yaratıldığı ki son birkaç yıl içinde giderekte ağırlaşıyor bu hava. Giderek susuyor insanlar. Ve tepeden inme icraatlar giderek artıyor. Ki bence bunlar iyi günlerimiz....


Sivas katliamında yaşamını yitiren şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı’nın işine Doğuş Üniversitesi tarafından “Sivas Katliamı ile ilgili açıklamaları sakıncalı bulunduğu için” son verildiği iddia edildi.


 Bu teyzem yaşadığı topraklar için ayakta. Peki bizler....




Peki 15 yaşındaki kızın 16 kişiye rıza göstermesi.....


PTT'nin üniversite sınavına başvuran 3 milyon gencin kişisel gilgilerini istemesi ve bir bölümüne de sahip olması (ne yapacak ki o bilgileri)....



Türkiye'nin cennet köşelerinden biri Karaburun'da kurulmaya çalışılan balık çiftlikleri....


Güya parasız olan sağlık hizmetlerinin her aşamasında alınan paralar...


4+4+4'e karşı olan öğretmenler bir temiz dayak yediler. Daha arkadan gelecek disiplin soruşturmaları ne olacak belli değil. Pek çok öğretmende çekiniyor katılamıyor bu eylemlere....


"Bu ülkeye ateist gençten fayda gelmez" diyen bir milletvekili. İnsanları sınıflıyor, inanmayı ya da inanmamayı yargılıyor, haddine mi kimse sorgulamıyor...


 Kanada'da (bizden çok uzakta oluşu çok da farketmez aslında) fokların avlanmasına izin verilmesi "av" adı altında....

Afacanlar okulda serisi....



Ada'nın en sevdiği seri belki de bu. Bilim kitaplarını saymazsak tabiki. İlk kez 2 yıl önce İzmir Kitap Fuarı'nda tesadüfen almıştık. Ada kaç kez okudu o kitabı bilemiyorum. Hatta elinde haşadı da çıktı yani. (Ada iyidir hoştur çok kitap okur ama malsef onlara pek de iyi davranmıyor)

Daha sonra da serinin Türkçeye çevrilen her kitabını aldık. Sanırım vçevrilecek biri iki tane daha var.

Kitaplarda uçuk kaçık öğretmenler afacanlara derse geliyor. Uzay, köpekbağılı, fosiller gibi çeşitli konulardaki derselerini de yine uçuk kaçık işliyorlar. Hatta köpekbalıklı olanda sınıf bir anda deniz dibine dönüşüyordu. Çocukların etraflarında köpekbalıkları falan yani....

Hem hikaye hem bilgi içeren bir seri....

28 Mart 2012 Çarşamba

dilim odunlardan bardak altlıkları






Daha önce paylaşmıştım dilim odundan bardak altlıklarımı. Bunlar da o zamandan kalanlar. Fotoların arasında kalmış unutmuşum.

Geçenlerde Urla'da odun kesiyordu Devrim babası ile birlikte. Bana yine dilim kestiler. Dedemiz çatlamaması için kabuklarını soymamı ve kapalı ortamda kurutmamı söyledi. Yaptım bakalım. Onların kurumasını bekliyorum. Umarım çatlamazlar. Sonra kafamda farklı fikirler var....

27 Mart 2012 Salı

bilim kitapçıkları

 evren serisi. Ada bunları hatmetti doğal olarak:))

 İnsan vücudu-sağlık. Bunları da çok seviyor Ada. Deniz şimdilik bu serilere bakmıyor...



 Bazılarını ben de okudum.. Özellikle Deniz'den talip gelenleri okumuştum okumayı sökmeden önce.



Başladım bir kere tanıtmaya devam edeyim çocuk kitaplarımızı. Bunlar Timaş yayınlarının çıkarttığı "popüler bilim" serisinden kitapçıklarımız. İnce dergi formunda ama bir dolu bilgi barındıran kitaplar. Her büyük markete gidişimizde kendilerinde olmayanlardan seçip alırlar. Genelde birer birer almalarına izin veriyoruz. Hem okudukça alma kültürleri gelişsin hem de bir dahaki sefere yeniden raflarda dolanarak seçsinler diye...

Bundan önceki postlarda verdiğim kitaplar kalın mukavva gibi sayfalı ama biraz pahalı kitaplar. Bunlar ise oldukça ucuz. Ama bol resimli ve bilgi dolular...

İnşaat sever çocuklar için



Bu kitap ise inşaat sever çocuklar için. Yada "benim oğlum gelecekte benimle aynı mesleği yapsın" diyenlere:)))

Açıkcası benimkilerin ilgisini çekmeyen bir kitap oldu bu. Biz almadık hediye geldi. Ben ilgiyle çevirdim sayfaları, okudum. Bir inşaatın tüm aşamaları basitçe anlatılmış kitapta. Basit maket yapımlarında bile faydalı olabilir. Ama Ada ve Deniz sevmediler. Yine de ilgilenenler için paylaştım bu kitabı.....

26 Mart 2012 Pazartesi

çocuklar için kitaplar

 En son Deniz'in doğum gününde gelen kitaplarımız

 Vücudu resimlerle çok güzel anlatıyor...

 Ben bu ilk alındığında "ağır" diye düşünmüştüm ama Ada'nın çok fazla ilgisini çekti. Birkaç kez okudu bunu (alınalı 2 yıla yakın oldu)

 Yerin altını çeşitli alanlar anlatıyor. Kanalizasyon, toprağın altı, börtü-böcek...

Bu da bir iç görüntü...


Daha önce aklıma gelmemişti. Bugün Fadiş de Deniz'in ilgisini çeken dinazorlar kitabından bahsedince oğluşlarımın kitaplarından bahsedeyim dedim. Malum ara ara konusu geçiyor Ada ve Deniz bilime fazla meraklı. Zaten büyüyünce bilim adamı olacaklarmış. Alan arada değişiyor.

Deniz tarihte yaşamış deniz canlıları inceleyen bilim adamı olacak. Amerikaya gidecek mecburen. Tüm fosiller orada. Ada da astronomi ağırlıklı şimdilik.

Hal böyle olunca aldırdıkları kitaplarda hep bu yönde oluyor. Yukarıdaki pencereli kitaplar çeşitli zamanlarda Işın halaları tarafından alınanlar. Her daim ellerindedir. Çok keyifle okuyorlar. Dönüp dönüp inceliyorlar. Bu yıla kadar Deniz'e biz okuyorduk ama artık kendisi alıp istediğini inceliyor:)))

Benimkiler gibi bilim sever çocukların annelerine fikir olur belki..

iki çerçeve....





İki tane ahşap boyama çerçeve. Ahşapta en çok yaptığım şeş çerçeveler. Çok hoşuma gidiyor. Hem de hoş bir hediyelik gibi geliyor bana.
Üstteki beyaz. İki farklı peçetenin karışımı üstündeki desenler..İç kısmını sprey vernik ile verniklemiştim pütürcükler oluşmuş. Neyseki fotoğrafın altında kalacak...

İkincisi ise mumla eskitme ile yaptım. Altı kahverengi, üstte krem rengine boyadım. Bahar gibi çiçekleri olan peçetemle süsledi.

25 Mart 2012 Pazar

dinazorlar fotoromanı

 otobur dinazorlar kaçıyor, etobur kovalıyor...

 Takip devam ediyor..Kimi zaman kolilere girilip çıkılıyor...

 Yakalanmış biri ama kurtuluyor. İyi gruptan ya....

 Sadece etobur dinazor değil bir leopar da kovalamacanın içinde...

Arada yemek yemeden de olmaz...


Biz bahçede birşeylerle uğraşırken çocuklar da kendi hallerindeydiler. Ada bir ara fotoğraf makinasını aldı. Çekip durdu sürekli. Ne çektiğine bakmamıştım. Akşam fotoları yüklerken 150 kadar fotoğrafla karşılaştım. Benim çektiğin 5-10 tane düşünün artık.
Meğer benim oğluş dinazorlara fotoroman çekmiş. Evin alt tarafından bir başlamışlar üst tarafa kadar adım adım çekmiş oyuncaklarını. Kimi zaman yakalanıyorlar, kimi zaman kolilere düşüyorlar. Akşam birlikte bakarken de bana ve Deniz'e tek tek anlattı....

24 Mart 2012 Cumartesi

bahar....

 Şeftali çiçeği....

 Budanan asmadan patlayan dallar...


 bir ay kadar önce dikilmiş  ve kapalı ortamda bu kadar büyüyen domates fideleri. Yakında toprakla buluşurlar artık...

 Bunlar da bugün dikildiler. Devrim sera gibi bu şeffaf kutulara dikti domates tohumlarını bakalım sonuç ne olacak...


Bunlarda Devrim'im yaklaşık 3 yıl kadar önce EMO'dan getirdiği bilgisayarlar. Eski hepsi ama ben bakıp işe yarayan kısımlarını alacağım diye bunca yıldır alt katta önemli bir yer işgal ediyorlardı. Çöpler bu kadar sanmayın bunların üstüne en az 10 monitör daha ekleyin.
Bugün gaza getirdim ninayet dışarı çıktılar. Hemen bozuk monitörler ayrıldı ilk geçen hurdacıya verilecek. Kasalara bakılacakmış ama. Nese dışarı kadar çıktı ya artık kısa sürede kurtulurum bunlardan:))))


Bugün sayfa Devrim'in oldu sanki......