30 Kasım 2011 Çarşamba

Deniz'in yıldızları....



Deniz'in evde kullandığı defter bu. Aklına eseni yazıyor içine. Öğretmenleri çok çok iyi yapanlara stickerli yıldız veriyormuş. Benden eve de almamı istiyordu. Kendine yıldız verecekmiş....
Okumayı söktü artık Deniz. Daha u harfine geçecekler ama neredeyse herşeyi okuyabiliyor. Öğretmeni 2 hafta kadar önce farketmiş. Biz öğrettik sanmış önce. "yok kendi kendine" deyince Deniz tam gaza geldi. Şimdi ekrandaki-gazetedeki yazıları da okumaya çalışıyor. Arada da kendine böyle yıldızlar veriyor işte.....



Bu da çoraptan bir maymun daha. Önceden yaptıklarımıza arkadaş geldi. Çorabın desenlerinden ben bunu daha bir sevdim....

29 Kasım 2011 Salı

çabuk fasulye turşusu....


Lezzetli somunlar da gördüm bunu pazar günü. Tam da o gün bahçeden fasulye toplamıştım. Azdı "turşusu nasıl yapılır" diye içimden geçirmiştim. Serap'ın tarifini okuyunca denemeye karar verdi.
Ben orjinal tariften farklı olarak elma sirkesi (evde o vardı) kullandım. Bir de miktarı azdı Devrim sirke sevmez çünkü. Sabahtan fasulyeleri haşlayıp kapaklı bir kaba tüm malzemeleri koydum. Girip çıktıkça kalkaladım kabı ki iyice birbine geçsinler. Akşam yedik ve ben bayıldım bu tarife....

28 Kasım 2011 Pazartesi

küçük dokunuşlar-2-




Arada evin içinde yapılan küçücük dokunuşlar hem havasını değiştiriyor hem kolaylıklar sağlıyor insana. Bu da öyle bir şey.
Ben balkonumu kapttıktan sonra dikiş makinamı oraya çıkartmıştım. Önce balkon masasını buraya uygun kesip ayarlamıştık. Ama altına hiçbirşey koyamıyordum. Eşyalarımın çoğu ev içinde git al sürekli...Pratik değildi açıckcası.
Yeni değil bunu yapalı da çokkkk zaman oldu. Devrim'den masamı koyacağım yer kadar raflı bir şey hazırlamasını istemiştim. Ama böyle de dağınık bir görüntü olunca pötükare kırmızılı kumaştan örtü yaptım masama. Çeyizimden masa örtüsüydü bu kumaş. Hiç kullanılmamışlardı. Kenar dantelleri de vardı zaten üstünde. Masaya uygun olacak biçimde pililer verdim. Kıvırırsam biraz kısa geliyordu ben de beyaz kurdele ile geçtim dikiş yerinin üstünden. Sonra da zımba ile masaya tutturduk. Sevimli bir hali oldu masamın.  

27 Kasım 2011 Pazar

tek lokmalık poğoçalar....



Bunlar adı gibi tek lokmalık poğoçalar. Genelde mayalı poğoça yapmama karşın bu kez kabartma tozuyla yapasım geldi. Tek lokmalık kurabiye tadında bir şey çıktı ortaya...
Yarım su bardağı sıvı yağ, 2 kaşık margarin, bir yumurta (beyazı içine-sarısı üstüne) bir kabartma tozu, tuz, yarım su bardağı yoğurt, aldığı kadar un.

Malzemeleri karıştırdım, yoğurdum. Yarım saat kadar inlendirdikten sonra minik merdanemle açtım. Su bardağı ile keserek poğaça şekli verdim.

26 Kasım 2011 Cumartesi

bunlar öncü hediyelerdi....





Bu krapon gülleri de yine öğretmenlerimiz için hazırladım. Daha önce 29 ekim için kırmızı-beyaz renklerde yapmıştık. O zaman Deniz'in öğretmeni gerisini istediğini belirtmişti. Geçen hafta sonu hazırlamıştım gülleri. Pazartesi de çocuklar okula götürdüler. Masanın üstünde taaaa perşembeye kadar beklemezdiler zaten....
Neyse daha önce de yapmıştım ama bu kez buradan baktım gül yapımına. Ben oradaki bayan kadar sıkı sıkı yapmadım. Büyük görünsünler diye kağıtları geniş aldım. Aralarda da pritle yapıştırdım ki kendini salmasın diye.
Sapları yine sert elektrik telinden. Yeşil krapon kağıdı ile kapladım telleri.
Vazosunu da kendim hazırlayayım dedim şöyle güzel birşey denk getiremedim. Daha önceden öylesine boyadığım teneke çay kutularına kelebekler yapıştırdım...

Masa örtüsünü takacağım için sınıfa girmiştim ben de. Deniz hemen car car konuşa konuşa verdi öğretmenine. Ada'nın sınıfına çıktım ardından. Koymuş öğretmeninin masasının üstüne. Öğretmeni çok beğendi kim getirdi diye sordu. Ada'dan çıt yok:)) Benim ormantik oğlum sırada da arkasına saklayıp durmuştu çiçekleri....

25 Kasım 2011 Cuma

öğretmenlerimiz için....






Nihayet bilgisayarıma dolayısıyla da fotoğraflarıma kavuştum. Dün yayınlamam gereken öğretmenler günü hediyelerimizi de bugün sunuyorum sizlere.
Deniz'in ve Ada'nın öğretmenleri için yaptım bu çerçeveleri. Kırmızılısı Deniz'inkine gitti. Deniz bey öyle seçtiler. Diğeride Sevil öğretmenimize.

İçlerinin notlarını iise kendilerine yazdırdım. Dün sabah telaşla çekmemişim onları ama çok tatlıydılar.
Ada "canımsın, sevgimsin, arkadaşımsın da" diye bir not yazdı....

Deniz ise "öğretmenim canım benim" şarkısının sözlerini yazmaya çalıştı. Öğrenmediği sesleri bile epey iyi çıkarmıştı. Keşke çekseymişim....

24 Kasım 2011 Perşembe

öğretmenler günü

Öğretmenler günü kutlu olsun:)))

Sorunlarına, eksiklerine,yaşadıkları sıkıntılara karşın öğrencileri için mücadele eden tüm öğretmenlerimizin gününü kutlarım.

Van'da belki de ilk öğretmenler gününü kutlayamadan yaşamını yitiren kardeşlerimize ise rahmet dilerim.



(Ben öğretmenler günü için birşeyler hazırlamıştım. Ancak bilgisayarım çöktü. Fotolar da onun içinde. Gelince paylaşırım)

23 Kasım 2011 Çarşamba

Nivea....




Ekim ayında Bahar ve Müberra;nın organize ettiği kahvaltı etkinliğimizin güzel de hediyeleri vardı.
Bunlardan Nivea iki ürününü tanıtmıştı o gün. NIVEA VISAGE Q 10 PLUS ANTI-WRINKLE DAY CARE (kırışıklık önleyici gündüz bakım kremi) ve NIVEA REPAIR & CARE ONARICI BAKIM KREMİ.Ben Onarıcı bakım kremini kullandım. Açıkcası daha ağır bir ürün beklerken kullanımı keyifli, hafif bir krem çıktı kendileri. Kokusunu ayrıca sevdim...Cildi çok kuruyan Ada ve Denize bile sabahları okula giderken kullanıyorum.

İkinci ürünü (kırışıklık önleyici gündüz bakım kremi) ise anneme vermiştim. O da memnun olduğunu belirtti.




,

arıza bulundu gibi


arıza bulundu gibi. Dün Devrim, abim ve bir arkadaşları kırdılar. yeniden yaptılar bakalım. Umarım kesin sonuca ulaşmışızdır.

Bilgisayarın yeri değişince bir türlü giremedim. Yaptıklarımın fotoları onda doğru dürüst yayın da yapamıyorum. Laptoptan giriliyor kablo takılı bilgisayardan girilmiyor:(((
Hala Q klavye yanİ...

22 Kasım 2011 Salı

Yağmur Naz...

Keyifle takip ettiğim asosun oyuncakları kızını kaybetmiş. çok üzüldüm, şaşırdım. Ama asosun durumunu tahmin bile edemem. Minik prenses melek oldu artık. tüm ailesine başsağlığı dilerim:((((((

.....

Yukarısı yine kırılıyor. Sanırım kaçak bulunmuş bu kez.

Hala bilgisayarım olmadı. Q klavye yazmak bana işkence resmen. Can sıkıntısı-bekleme. Ada açmışken laptopu bende azıcık bakınayım dedim.

21 Kasım 2011 Pazartesi

durumlar böyle

 Rutubette son durum. Devrim daha uygun diye kitaplığı sorunlu tarafa monte etti. (klasik erkek takıntısı) En üste gazete kağıtları, tepsi falan koyduk.

Oğluşların yeni odası. kapıan çektim. Öylesine idareten ranzayı yerleştirdik. 2-3 güne pen için yeniden toparlayacağım nasıl olsa. Küçük yeni odaları. Temizliği bitsin hoşlarına gidecek düzenlemeler yapacak anneleri:))))

20 Kasım 2011 Pazar

işler çokkkk

 Demiştim ya rutubet diye. geçmedi malesef. Hatta arttı bile. Resmen su damlamaya başlayınca ani bir kararla çocuk odasını değiştirme işine girdik. Daha küçük olan bilgisayar odasının peni yoktu dün onu ısmarladık.
Kendi yaptığımız duvar boyutundaki kitaplığı söktük. Yeni yerine montajladık. 5 gün önce kurduğumuz ranzayı sök-tak. İki odayı birbirine geçir canımız çıktı resmen.

Odaların işi bitti gibi bir tek pen gelecek işte. Onun tozu pisliği...


Benim bilgisayarıma yeni yerinde kablo çekilmediği için laptoptan girdim şimdi. F klavye yazan biri ne işkence çekiyor şu anda anlatamam. Umarım yarın akşama bu işi halleder Devrim. 

18 Kasım 2011 Cuma

Dikişte bir püf




Yabancı bloglardan birinde dolanırken görmüştüm bunu aylar öncesinde. Dönüp dönüp bakmıştım fotolara nasıl yapmışlar diye.
İllaki biliniyordur ama benim gibi bilmeyen dikişe yeni yeni başlayan arkadaşlara bir fikir olsun dedim.
Çantayı dikerken hani tersten dikeriz ya bunda önce düz tarafından dikiyoruz. Sonra içini çevirip bir de böyle dikiyoruz. O zaman o parçanın kötü görünen ucu dikişin içinde kalıyor.
Ben bunu dikeli yine aylar oldu. Dikerken bu kadar foto çekmişim. Ama kolay bir teknik. Böyle iki tane çanta diktim. Yazın havuza giderken havlumuzu koymuştuk içine. Şimdi de Ada spor kıyafetlerini bununla götürüyor okula...



Deniz'e de ıvız zıvırları iiçin bir kese dikmesek olmazdı.....

17 Kasım 2011 Perşembe

Yine kurabiye....


 Hindistancevizi dolgulu kurabiyeleri daha önce Ada'nın doğum gününde yapmıştım


Öğrendiniz artık ben ve kurabiyeler ayrılamayız. Dayanamıyorum. Ne zaman fırında bir şeyler pişirsem yanına kurabiye de ekleyiveriyorum...

Yeni aldığım kurabiye kalıplarını deneyeyim dedim. Çocuklar için sevimli bir seçenek.
Yarım paket margarin, 1 su bardağı nişasta, 3 çorba kaşığı pudra şekeri, bir yumurtanın akı ve aldığı kadar un. Malzemeleri yoğurup merdane ile açtım.Kalıplarla şekil verdim.






Şu vazgeçemediğim masa örtüm de bu işte:)))

16 Kasım 2011 Çarşamba

Runner denemesi...




En sevdiğim şeylerden biri dekorasyon sitelerinde dolanmak. Sıklıkla rastladığım runnerlardan bir tane de kendime yapayım dedim. Daha önce koltuklarıma yastık yaptığım ketenden diktim. Sonra da yukarıdaki bir ağaç kestim, diktim. Ağacın kumaşı da yine önceden kuşlu yastıklarımda kullandıklarım. Yaprakların bir kısmı da runnerın öbür ucuna dökülüverdiler...


Bu da blogların kapanmasından önce yapılanlardan. Salonumda koltuklarım kum beji, kenarları ise koyu kahve. Masamda koyu renk. Ama benim tam ortada böyle bir runer hoşuma gitmedi açıkcası. Bir gün tuttum baktım alışamayınca eskisine geri döndüm. Eski örtüm de açık krem keten. Ama tam olarak örtüyor masayı.

15 Kasım 2011 Salı

Banu'dan güzel süpriz:)))


Geçenlerde Banu'ya tohum göndermiştim. Aslında haftalar öncesinden gönderecektim papatya tohumlarını tembellik işte...Banu utundırdı beni ama en çok da sevindirdi dünkü paketiyle.
Akşamüstü tam çocuklara "hadi derslere başlıyoruz" telaşı sırasında geldi paketimiz. Çok ilginç ilk kez kargoyu getiren kişi de inanılmaz güleryüzlü bir beydi...

Neyse açtım paketimi yukarıdaki güzellikler çıktı karşıma...Peçeteler, telefon süsü, kitap ayraçları, çanta, lavanta kesesi...
Bu cetvelleri hemen verdim benimkileri. Banu Deniz'in tepkisini görmeliydin. Bayılır zaten cicili bicili birşeylere. Tüm akşam elinden düşürmedi. Teşekkürlerini de iletti.



Ama ben bu ikiliyi tek geçiyorum. Bayıldım ikisine de.
Çok çok teşekkür ederim:))))

14 Kasım 2011 Pazartesi

dolap perdemiz....

 Gökkuşağı pek bir minik olmuş. Ama uzun, rengarenk polarlarım kalmamıştı malesef...





 Bir tarafında perdeyi rahat takıp çıkartayım diye azıcık boşluk bıraktırdım...

 Açılınca böyle görünüyor içi..


Birkaç gündür ara ara bahçe resimlerimizin arasında birdolap yaptığımızdan bahsetmiştim. Çocukların gardolaplarının üstüne şöyle kapaklı bir şey istiyordum. Oyuncaklarını falan komak için. Ada'nın devasa peluşlarına artık yer bulmak mümkün olmuyor da...

Neyse Devrim elindeki malzemelerle başladı dolaba. Çevresini elimizdeki parkelerle yaptık ki güzel göründü. A ma iş kapa gelince bir türlü istediği gibi oturtamadı. 2 günün sonuda "ben perdeye de razıyım" talebimi kabul etti.

Öyle basit bir perde olmaz ama dimi çocukların odasına. Önce elimdeki sarı-tok bir kumaştan ölçülerine göre perdeyi diktim. Sonra da elimdeki parça polarlarla çeşitli hayvanlar, çiçekler hazırladım. Tamamen doğaçlama bunları yerleştirdim. Önce makinada dikiyordum ama sıkıldım tak-çıkar. Çoğunu elde dikip bitirdim. Altına da yine elimde önceden kalmış sakallı iplerden çimen ördüm, diktim.

Çocuklar beyendi ya benden mutlusu yoktu artık. 2 gece uğraşmama değdi.

13 Kasım 2011 Pazar

acil tarafından ranza alındı....




Odaları genişlesin, kullanım alanları artsın diye hep aklımızda olan ranza fikri dün acil tarafından hayata geçirildi. Düşerlese korkusu vardı bizde. Yeğenlerimin var ranzası benimkiler pek hevesliydi ama biz hep erteleyip duruyorduk. Dün Devrim kahvaltıdan sonra "ben anneni alıp ranza almaya gideyim" dedi. Karabağlar tarafını bilenler bilir. Oralarda çoktur bu tür şeyleri satan yerler. Annemlerde yakın zamanda gitmişti. Ranzayı alıp geldiler.

Bu arada iki tesisatçı geldi dün. İkisi de "sızıntı yok şimdi. Yapacak bir şey yok" dedi. Kaldıkmı ortada. Devrim yinede ıslaklığın çok olduğu yerdeki boruları değiştirtti. Umarım arıza gitmiştir.

Öyle yoğunduk ki dün bu işlerden anlatamam. Tesisatçılarla ilgilen, işte ranzayı kurduk falan. (biliyorsunuz artık biz her işi kendimiz yapmazsak olmuyor) Ama iyi oldu belki de. Ben iki bazamdan birini ranzanın altında kullanmak istiyordum. Profil olanlardan aldık ki ayarlayabiliriz umuduyla. Tam ortasına yatak sığmıyor aslında. Arkada kalan destek için Devrim profile delikler açtı. Vidalarla vidaladık. Şimdi hem altta bazam var içini kullanabileceğim. Hem tek bazam boşa çıktı sadece, yeni oldukları için içim onları kaldırmaya elvermiyordu.

Ranzamızı şimdilik rutubetsiz tarafa yerleştirdik. Tavanımız tamamen kuruyunca odamızı düzenleriz yeniden artık. Ama sabah çocukları görmeliydiniz. Biz ikimizde pestilimiz çıktığından yataktan kalkamadık. Bunlar coşmuşlar. Tüm arabalar, peluşlar çıkmış. Yollara dizilmişler....