Hani benim 2 yeğenim haziran ayında sünnet olacaklar ya onlar için hazırladığım takı yastıkları da böyle efendim...Bu iş için epey bir nette dolandım. Genelde saten kullanılarak yapılmış takı yastıkları. Keçeden olanlar da epey var ama sünnetlerde ben satene sıkça denk geldim. Açıkcası hiç sevmem öyle kokoş işleri. Bir de çocuklar daha sonrasında da kullanabilsin diye satenden kaçındım ben...
Polar alacaktım kumaşı, annem "olmaz pazen al" dedi. Birlikte baktık kırık beyaz rengi uygun buldu annem. Hatta ben azıcık kolaya kaçıp nazar boncuğu şeklinde dikecektim ki ona da onay çıkmadı:)))))
Neyse yastığımız 40*40 ebatlarında pazen kumaştan dikildi. Delikanlıların her ikisi de (hatta babaları da) koyu Fenerli olduğu için ben böyle bir tema uyguladım. Arif abi olanı. Onunkinde yıldızlar ve kupa var. Hatta 2 yıldız koyuyordum Deniz "Fenerbahe'de 3 yıldız var" dedi. Sonrasında Devrim de "Fener bu yıl 4. yıldızı takabilir olmamış" demesin mi......
Onur en miniğimiz...Ailenin de en küçük torunu. Onunkinde de yaşına uygun bir ayıcık koydum Top da ekledim baktım boş kaldı. Yine Deniz beyden kale önerisi geldi. Kalenin direklerini keçeden kesip aralarını iple yaptım. Silikonla yapıştırdım. Epey bir parmaklarımı da yaktım bu arada...
27 Şubat 2016 Cumartesi
23 Şubat 2016 Salı
Omlet ve Pastırma
Bizim ergen olmaya niyetli Deniz'imiz pazar sabahı kavga etti bizimle babasının alt kattaki odasına ders yapmaya gitti. Sonra penceredeki kedileri farketmiş, babasını çağırdı. Minik yavru resmen titriyordu. Devrim dayanabilir mi hemen içeri aldı anne ve yavrusunu...Odasındaki koltuğun üstüne bir örtü örttük, anneye süt verdik. Pencereyi de açık bıraktık ki anne girip çıkabilsin...
Ben de birazcık fotoğraf çektim....
Sonra yukarı kahvaltımıza devam etmek için çıkmıştık. Devrim yeniden aşağı indiğinde başmış ki yavrular ikileşmiş. Neyse gerisi gelmedi:))) Şimdilik koltuk üstünde ikamet ediyorlar. Deniz isimlerini Omlet ve Pastırma koydu....
Şu yatış şekli çok hoş. Isıtmak için sanırım kafasının altında tutuyor sıklıkla....
22 Şubat 2016 Pazartesi
Baklava yufkasıyla börek
İki kere denemiş olsam da el açması börek yaptığımı söyleyemeyeceğim. Malesef yufka açmak bana göre bir iş değil. Muhtemelen Deniz benden önce öğreneck bu işi:)))
Bu durumda biz kadınların kurtarıcısı hazı yufkalar oluyor. Ama hazır baklava yufkası ile yapılan börekler bizim evin favorilerinden. Çıtır çıtır bir atıştırmalık oluyor. Diğer yufkadan daha çok seviliyor.
Hafta sonu bahçe işleri yapacağımız için bende cumartesi bunları yaptım.
Aslında anlatacak çok şeyi yok bu yufkaların. Paket açıldığında çabuk kuruyor. Hızlı olmak lazım. Ya da üzerine bir bez örtülebilir. 3 yufkayı üst üste koyarak yapıyorum ben. Her katın arasına fırçayla azar azar yağ sürüyorum. En üste iç harcını koyup katlıyorum ve dilimleyerek tepsiye diziyorum. En üste de yumurta...
Aman dikkat çabuk pişiyor. Fırında unutup gitmeyin...
Ben 3 çeşit yaptım. Ispanaklı, mercimekli ve lorlu...Deniz ot sevmez pek o yüzden lorlu şart bize. Mercimekli için mercimeği iyice haşlayıp süzüyorum. İnce yemeklik doğranmış soğanları kavuruyorum içine mercimeği ekleyip biraz karıştırdıktan sonra harç hazır. Sevdiğiniz baharatları da ekleyebilirsiniz.
16 Şubat 2016 Salı
Sırça Fanus
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri Sırça Fanus. Duymuştum ama üzerinde durmamıştım bu kitabın. Sanırım iyi bir şiir okuyucusu olmadığım için atladığım bir yazar. Çünçü Plath asıl olarak şiirler yazmış. Tek kitabı olan Sırça Fanus'tan bir ay sonra da intihar etmiş...
Sylvia Plath, kendi hayatından kesitlerle kurgulamış öyküyü. Aslında çokça kendi hayatı bence. Belki az buçuk kurgu var içinde.
Esther Greenwood adlı bir üniversite öğrencisi var kitapta. Ester oldukça başarılı, ödüller alan, sınıflarını dereceyle bitiren bir kız. New York'ta yaptığı staj sırasında bazı şeyleri sorgulamaya başlıyor. Ve devamında şok tedavisini de içeren psikiyatrik bir tedavi süreci yaşıyor.
"" Çünkü nerede olursam olayım -bir gemi güvertesinde Paris’te bir sokak kahvesinde ya da Bangkok’ta- hep aynı sırça fanusun altında kendi ekşimiş havamda bunalıyor olacaktım.""
""Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkanıp kalmış biri için, dünyanın kendisi kötü bir düştür""
15 Şubat 2016 Pazartesi
Tarla sezonunu açtık....
Eh bizim malum tarlamızın sezonu da açıldı bu yıl. Dün gittik tarlaya mevcut asmaları budadık, yenileri dikildi. Çapa yapılacak gibi değildi toprak. Zaten evin yakını yine göl, toprak çok ıslak. Bizde balık mangalımızı yapıp, çayımızı içip döndük. Birazcık da serindi fazla durmadık bu kez...
Ağaçlarımız böyle minicik daha. Taa ilerde görülen çatı bizim minik evimiz..
Çevredeki bir ağaçtan bu çiçekler. Hap ağaçlar çiçek açmış. Doğa canlanmış buralarda. Çeşme civarı zaten İzmir'in içinden hep sıcak oluyor...Ne ilginç bir önce kar paylaşıyorum bir sonraki yazıda çiçek açmış ağaçlar....
Ada zeytinlerin altındaki minik dalları budadı. Devrim asma dikiyor. Açıkcası ben budamadan sonra iş yapmadım. Kelebek kovaladım:))) Martta başlar bizim işler...
Etiketler:
bizden,
çiçek,
fotoğraflar,
tarla,
tarla günlüğü
11 Şubat 2016 Perşembe
Spil'den kar görüntüleri
Spil'e gidince epey bir fotoğraf da çektim ben. Hazır bulmuşum karı değil mi ama....
Gidiş yolu. Karşı dağlar karlı....
Ada güzeli...Epey bir yuvarlandı karların içinde...
Ağaçların altındaki manzara. Fotoğraflar güzelliği kesinlikle anlatamadı...
3 kareden oluşan panorama. Bulunduğumuz yerden karşı dağlar....
Etiketler:
foto,
fotoğraflar,
kar,
kar fotoğrafları,
Spil,
Spil Dağı
10 Şubat 2016 Çarşamba
Anı defteri
Kardeşimin sünneti için yaptığım kapı süsünü paylaşmıştım geçtiğimiz günlerde. Bir de anı defteri yapmaya çalıştım. Bu konuda yeteneksiz olduğum ortaya çıktı ya neyse.
Elimde olan lacivert saten bir kumaşla kapladım defteri. Peligomla yapıştırmıştım kumaştan hep göründü izleri. Bir kat daha bu kez dekupaj tutkalı ile kumaş yapıştırdım. Kaplık kaplar gibi yaptım. Daha sonra iç sayfaların çirkinliği görülmesin diye beyaz temiz bir kağıt daha yapıştırdım. Netten epey baktım yapılanlara genelde keçeden sünnet çocuğu yaparak süslemişler defteri. Ben fazla süslü, pullu, payetli şeyleri sevmiyorum. Hoş Serap sever ya...Yine böyle çocukların kendi fotoğraflarının olduğu sade bir kapak seçtim ben. Daha farklı bir seçenek düşünürse bunu başka bir defter olarak değerlendirir....Çocuklar Fenerbahçe taraftarı olduğu için de keçeleri uygun renklerde seçtim...
8 Şubat 2016 Pazartesi
Tatilin son günü Spil gezisi
Tatilin son günü nihayet karla buluştuk. Çocuklar önce mırın kırın ettiler gitmek istemediler. Hatta Ada "ödev yapacağım, test çözeceğim" diye zırladı ama. Neyse zorla gittikleri Spil'de pek keyifli oynadılar....
Benim dahil olmadığım kartopu savaşı:)) Elimde fotoğraf makinam var diye kendimi uzak tuttum hep. Nedense ben böyle karda yuvarlanayım, ıslanayım olaylarını sevmiyorum. Ama Devrim tam çocuktur çok güzel oynar...
En iyi Ada oynadı ama en çok da O ıslandı. Büyüdükleri için kıyafet değiştirmeyi de kabul etmiyorlar. Yanımızda çay, atıştırmalık birşeyler götürmüştük. Hiç çmeyen Deniz bile elini ısıtmak çay aldı. Neyse gezi sonrası hızla evimize dönüp ısıttık çocukları....
Spil'in zirvesi. Geçmiş yıllarda çıkmıştık zirveye.
Devrim ve ben..
6 Şubat 2016 Cumartesi
Okuma Şenliği Kış.....
Pınar'ın düzenlediği Okuma Şenliği Kış için ilk yarı karnelerini düzenleme zamanı geldi. Havalar soğuk, çocukların da dersi olunca benim okuyacak bol zamanım oldu. Fena geçmedi yani bu ilk yarı benim için. 21 aralık tarihinden beri 22 kitap okumuşum:)))
2- İsminde kış mevsimini çağrıştıran bir kitap,
Kış Güneşi/ Jennifer L. Armentrout/ DEX yayınları/ 316 sayfa
3- Liseye başladığınız yıl ödül almış bir kitap yada ödül almış bir yazardan bir kitap,
Düşleri Gerçekleşen Adam/ Jullian Symons/ Remzi Kitabevi/ 238 sayfa
(Polisiye Yazarlar Birliği Elmas Hançer Ödülü 1990)
5- Herhangi bir edebiyat ödülüne aday olmuş ama kazanamamış bir kitap,
Yaşlı Adamın Savaşı/ John Scalzi/İthaki/ 301 sayfa
8- Başkasının sizin için seçtiği bir kitap,
Lilliput/ Sam Gayton/ İthaki Yayınları/ 288 sayfa
(Deniz İthaki yayınlarından gelen armağanını çok sevmiş, ısrarla benim okumamı da istedi.)
15- Romantik türde bir kitap,
Sevginin Son Dileği/ Debbie Macomber/Martı Yayınları/461 sayfa
16- Karakterlerden biri kitabın isminde geçmeli,
Kumari/ Amanda Lees/ Artemis/ 323 sayfa
18- 150 sayfadan kısa 4 kitap, (toplam 40 puan)
Venedikte Ölüm/ Thomas Mann/Milli Eğitim Basımevi/ 123 sayfa
Tefeci Gobseck ve Üç Öykü/ Honore De Balzac/ Cumhuriyet Dünya Klasikleri/ 144 sayfa
Çıngıraklı Deve/ Samed Behrengi/ Kırmızı Kedi/ 67 sayfa
Oza/ Andrey Voznesenski/ Opus yayınları/ 94 sayfa
19- İsminde aynı kelimenin geçtiği 3 kitap (toplam 60 puan)
Bir Kara Kedi İçin Blues/ Boris Vian/ İmge yayınları/ 135 sayfa
Kedi ve Fare/ James Patterson/ İnkilap/ 408 sayfa
Güvercinler Arasında Bir Kedi/ Agatha Christie/ Altın Kitaplar/ 301 sayfa
21- Kitaplarının isminin 1, ikincisinin 2, üçüncüsünün 3, dördüncüsü 4, beşincisi 5 kelimeden oluşacak (toplam 90 puan)
Toprak/ Buket Uzuner/ Everest Yayınları/ 555 sayfa
Sardalye Sokağı/ John Steinbeck/ Remzi Kitabevi/ 184 sayfa
Ayçöreği ve denizyıldızı/ Sunay Akın/ Çınar Yayınları/ 215 sayfa
Bir Delinin Hatıra Defteri/ Gogol/ Alter Yayıncılık/ 95 sayfa
Bir Sen Yakınsın Uzakta Kalınca/ Selçuk Altun/ Sel Yayıncılık/175 sayfa
22- Kendi temanı kendin yarat, 4 kitap okunacak (80 puan)
George R.R. Martin'in okumaya başladığım serisine devam edeceğim bu kategoride. 2 seriden 4 kitap okuyacağım...
Kılıçların Fırtınası 1/ George R.R. Martin/ Epsilon Yayınları/ 600 sayfa
Kılıçların Fırtınası 2/ George R. R. Martin/ Epsilon yayınları/ 603 sayfa
Kargaların Ziyafeti 1/ George R. R. Martin/ Epsilon Yayınları/504 sayfa
Kargaların Ziyafeti 2/ George R.R. Martin/ Epsilon Yayınları/ 429 sayfa
22 kitap, 6559 sayfa okudum...
18*10 eşittir 180
4*5 eşittir 20
ekstralar 130
130+20+180+65 eşittir 395 puan
5 Şubat 2016 Cuma
Yeni kitap ayraçları....
Ada ve Deniz'in öğretmenlerine yaptığım kitap ayraçlarını gören okul aile birliğinden arkadaşaşım "Hani bize" olmuştu. O ara elim sıkışıktı biraz hemen yapamamıştım. Daha sonra sadece Selda'ya değil diğerlerine de yaptım kitap ayracı. Araya 15 tatil girdi henüz veremedim ama önümüzdeki hafta teslim ederim artık...
Bunlar da Pinuccia'nın Okuma Şenliği'nden gelen hediye kitaplarımız. Aslında çok oldu geleli. Bu ara evde sürekli çocuklarlayım. Evde sürekli bir hareket. Nete girip şöyle gündeme baksam da bloğa o kadar giremedim. Kaldılar o yüzden..
Voltaire'nin kitabı benim hediyem. Lilliput ise Deniz'in. Yaz şenliğinden kazanmıştı kitabı. Adres ve kargo sıkıntılarından kitap birkaç kez gidip geldi yayınevine. Nihayet geldi ve Deniz çok sevdi kitabını....Teşekkür ederiz Pınar:))))
Bunlar da Pinuccia'nın Okuma Şenliği'nden gelen hediye kitaplarımız. Aslında çok oldu geleli. Bu ara evde sürekli çocuklarlayım. Evde sürekli bir hareket. Nete girip şöyle gündeme baksam da bloğa o kadar giremedim. Kaldılar o yüzden..
Voltaire'nin kitabı benim hediyem. Lilliput ise Deniz'in. Yaz şenliğinden kazanmıştı kitabı. Adres ve kargo sıkıntılarından kitap birkaç kez gidip geldi yayınevine. Nihayet geldi ve Deniz çok sevdi kitabını....Teşekkür ederiz Pınar:))))
2 Şubat 2016 Salı
42 oldum
42 oldum bugün. Zaman ne çabuk geçiyor. 40'lı yaşları genel olarak sevdim ben. İnsan daha olgun oluyor, daha doğru düşünüyor. Çocuklar nispeten büyümüş ve rahatlamış oluyorsun. Hoş ergenlik sıkıntıları da olmasa pek tatlı olacaklar ya.....Eh birazcık sarkmalar, ciltte kırışıklıklar da olmuyor değil. O da bu yaşların nazar boncukları sanırım:))
Çocuklara sabah "bugün kendime tatil ilan ediyorum. Kavga etmeyin, hırlaşmayın" dedim. Sonrada kitap okumaya başladım. 1 paragraf okumadan benim tatil bitti tabiki...
Merak bu ya bugün 42 rakamını girdim google amcaya. Otostopçunun Galaksi Rehberi adlı kitabında, 42 hayat, evren ve her şeye dair nihai sorunun cevabı olarak tanıtılıyormuş. Ben kitabı okumamıştım ve merak ettim. İlk fırsatta okunacak kendileri...
1 Şubat 2016 Pazartesi
Kadınlar Günü çekilişi
Şirin Kanatlar 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle güzel bir çekiliş düzenlemiş. İlgilenenler arkadaşımızın bloğunu ziyaret edebilir....
31 Ocak 2016 Pazar
Anne elinden lokma
15 tatil bu yıl çocuklar için pek güzel gidiyor. Şu ana kaar sadece 2 gün evdeydik. Ya anneannede ya Urla'da. Açıkcası evimi fena halde özlemişim. Bu hafta bir aksilik olmazsa daha çok evciyiz bakalım...
Cuma günü annemlerde 6 çocuk vardı. Ve hepsini memnun edecek bir yemek bulamadık. Ben (canım istiyordu) pişi önerdim. Hepsi tarafından kabul gördü. Annemle birlikte yaptık. Yukarıdaki de günün süprizi oldu...
Annem hamuru için 1 çorba kaşığı kuru maya, un, su ve tuz kullandığını söyledi. Ölçü kullanmamış, Haliyle eskilerin eli ölçü gibi oluyor bazı işlerde artık...Oldukça cıvık bir hamurdu yalnız. Lokmaların bir kısmını öylece bıraktık bir kısmını ağdaladık tatlı oldu. Hamurun bir kısmını da unla yeniden yoğurup katı kıvama getirdikten sonra lorlu pişi yaptık ayrıca. Çayın yanında nefisti. Ve birazcık fazla kaçırdım o gün:))))
28 Ocak 2016 Perşembe
Teleferiğe çıktık...
İzmir'in ünlü teleferiğine çıktık dün. 8 yıldır kapalı olan teleferik geçen yyaz açılmıştı aslında. Ama bir türlü denk gelip de gidememiştik biz. Dün alerji randevumuz nedeniyle hastaneyi gidince teleferiğede çıkalım dedik. Hava biraz soğuktu ama güneşli bir hava vardı dün...
Ben üniversieteye başladığım yıl bir kere çıkmıştım. Devrim yürüyerek çıkmış yıllar önce tepeye kadar. Çocuklarsa ilk kez tanıştılar...Biraz şaşırdılar, yolculuk kısa geldi ve sevdiler....
Güneş pek uygun olmasa da buralara kadar çıkıp fotoğraf çekmemek olmazdı. Ama görülüyor ya bir masmavi deniz bir de bina denizi var manzarada... Görüntü çok fena çok. Resmen betona boğulmuş şehir:(((
İzmir'de salı akşamı kar yağmıştı azıcık. Çarşamba öğleden sonrasına kalanlar yukarıdaki gibi. Napsın gariban İzmir çocuğu bu kadar karda kartopu savaşı yapıyor:))) Babamız da kendi üzerinde atış talimi yapılmasına izin verdi. Baba olmak kolay değil...
Seyin tepesinden görüntü de böyle. Güneş tersti malesef. Ama bu halde bile dağların görüntüsü muhteşemdi. Şöyle sisli bir havada ne güzel seyirlik olur burası....
Bu arada teleferik pazartesileri kapalıymış. Fiyatı ise 6 lira....
Ben üniversieteye başladığım yıl bir kere çıkmıştım. Devrim yürüyerek çıkmış yıllar önce tepeye kadar. Çocuklarsa ilk kez tanıştılar...Biraz şaşırdılar, yolculuk kısa geldi ve sevdiler....
Güneş pek uygun olmasa da buralara kadar çıkıp fotoğraf çekmemek olmazdı. Ama görülüyor ya bir masmavi deniz bir de bina denizi var manzarada... Görüntü çok fena çok. Resmen betona boğulmuş şehir:(((
İzmir'de salı akşamı kar yağmıştı azıcık. Çarşamba öğleden sonrasına kalanlar yukarıdaki gibi. Napsın gariban İzmir çocuğu bu kadar karda kartopu savaşı yapıyor:))) Babamız da kendi üzerinde atış talimi yapılmasına izin verdi. Baba olmak kolay değil...
Seyin tepesinden görüntü de böyle. Güneş tersti malesef. Ama bu halde bile dağların görüntüsü muhteşemdi. Şöyle sisli bir havada ne güzel seyirlik olur burası....
Bu arada teleferik pazartesileri kapalıymış. Fiyatı ise 6 lira....
25 Ocak 2016 Pazartesi
Sünnet kapı süsü
Kız kardeşim haziran ayının başında oğullarına sünnet yapacak. Çok zaman var daha ama sayılı gün çabuk geçiyor. Epey bir hazırlığı var bu işin. Ben de elimden gelen bazı konularda O'na destek olmak istedim. Hoş kendisinin henüz haberi yok ama bence beğenir. Serap, kadir kıymet bilen bir kardeştir:)))
Aklımda lavanta kesesi (sayı düşünüldüğünde en gözümü korkutan bu) takı yastığı, kapı süsü ve anı defteri vardı. İlk biten kapı süs oldu. Benim en sevdiğim kıl testere işi olunca bunu aradan çıkartıverdim.
Kapı süslerini genelde keçeden yapıyorlar aslında. Ama ben dışarı konursa hem temizliği kolay olur hem daha dayanıklı olur diye böyle bir seçim yaptım. Netten baktım epey ama bizim 2 oğlumuz olduğundan uygun bir seçenek bulamadım. Sonra bir nikah şekerinde böyle arabalı bir sünnet çocuğuna denk geldim. Ben de 2 sünnet çocuklu bir şekil çizip ahşabı kıl testere ile kestim. 3 kat beyaz boya ile boyadım önce.
İş boyama kısmına geldiğinde zorlandım. Benim resim olaylarım tam bir felakettir. Yüz gördüğünüz gibi ilkokul düzeyinde:)) Arabanın kimi kısımları akrilik boya ile kimi kısımlarını permanent kalem ile boyadım ve vernikledi. Şapkayı da süsleyerek ilk kısım tamamlandı...
İkinci kısım ise hoşgeldiniz yazısı. Kağıttan bir kalıpla harfleri geçirdim ama kağıt yumuşak olduğundan ne kadar dikkat etsem de kaçaklar oldu malesef....İki kısmı zincir ile birleştirdim. Hangi kapıyı düşündüğünü bilmediğim için üst kısma birşey takmadım. Yerin göre onu hallederiz daha sonra. Matkapla delikler delip bıraktım sadece...
Aklımda lavanta kesesi (sayı düşünüldüğünde en gözümü korkutan bu) takı yastığı, kapı süsü ve anı defteri vardı. İlk biten kapı süs oldu. Benim en sevdiğim kıl testere işi olunca bunu aradan çıkartıverdim.
Kapı süslerini genelde keçeden yapıyorlar aslında. Ama ben dışarı konursa hem temizliği kolay olur hem daha dayanıklı olur diye böyle bir seçim yaptım. Netten baktım epey ama bizim 2 oğlumuz olduğundan uygun bir seçenek bulamadım. Sonra bir nikah şekerinde böyle arabalı bir sünnet çocuğuna denk geldim. Ben de 2 sünnet çocuklu bir şekil çizip ahşabı kıl testere ile kestim. 3 kat beyaz boya ile boyadım önce.
İş boyama kısmına geldiğinde zorlandım. Benim resim olaylarım tam bir felakettir. Yüz gördüğünüz gibi ilkokul düzeyinde:)) Arabanın kimi kısımları akrilik boya ile kimi kısımlarını permanent kalem ile boyadım ve vernikledi. Şapkayı da süsleyerek ilk kısım tamamlandı...
İkinci kısım ise hoşgeldiniz yazısı. Kağıttan bir kalıpla harfleri geçirdim ama kağıt yumuşak olduğundan ne kadar dikkat etsem de kaçaklar oldu malesef....İki kısmı zincir ile birleştirdim. Hangi kapıyı düşündüğünü bilmediğim için üst kısma birşey takmadım. Yerin göre onu hallederiz daha sonra. Matkapla delikler delip bıraktım sadece...
22 Ocak 2016 Cuma
Tatil başladı....
Koskoca bir dönem bitti ve 18 milyon öğrenci yarı yıl tatiline girdi. Kimi öğrenci için verimli ve keyifli bir yıl oldu eminim. Doğu'daki minikler içinse zor ve sancılı. Umarım ikinci dönemde eğitimlerini daha kesintisiz ve hakettikleri gibi alırlar...
Yukarıdaki capsle biraz önce karşılaştım facebook'ta. Durumu o kadar net açıklamış ki buraya görsel olmayı fazlasıyla hakediyor. Tek kusuru o veli kısmı bir hatun kişi olmalıydı:)) Bakalım biz ne yapacağız 15 gün boyunca. Hani büyüdüler daha akıllandılar diyorsunuz ya. Öyle değil işte. 2 ergen erkek çocuğu ile 15 gün......Devrim bir tura falan katıl istersen dedi hatta. Yani bazen o derece zorluyorlar..Neyse sayılı gün çabuk geçer:)))))
Tüm çocuklara iyi tatiller...............
21 Ocak 2016 Perşembe
İkinin Biri
Ne zamandır tiyatroya gitmiyordum. Çok sevmeme karşın evin erkeklerinin muhalefetine takılıyordum sürekli. Birkaç haftadır devlet tiyatrolarının sahnelediği oyunlardan uygun olanına gidelim diye bakınıyordum hatta ama bir türlü denk gelip de bilet alamamıştım.
Bu arada yeri gelmişken. Devlit Tiyatroları online da bilet satıyor. Ama ne zaman baksam ya bilet kalmamış oluyor ya da sonlardaki sıralarda tek tük. Geçen gün inat ettim biletin satışa çıktığı tam 11'de girdim sistemlerine. Sistem açılır açılmaz son 3 sıra haricinde yine bilet kalmamıştı. Anladığım kadarıyla gişeden satmışlar. Madem online hizmet veriyorlar biletlerin bir kısmını da buraya ayırmaları gerekirdi bence....
İkinin Biri oyununu ise Devrim bulmuş netten. Dedim ya kopmuştum tiyatro olayından Sahne Tozu Tiyatrosu'nu da atlamışım. Oyun nasıl güzel, nasıl komikti anlatamam. Hoş espiriler yetişkinlere göreydi. Gişeden billet alırken sormuştuk çocuklara uygun mu diye hatta. Ama çok absürd şeyler yoktu. Deniz kıkır kıkırdı oyun boyunca. Çıktığımızda "ne anladın oyundan" diye sorduk. " Pek birşey anlamadım ama muhteşemdi" oldu yanıtı...
Oyun, ocak sonuna kadar YKM'nin yanındaki sahnede haftada 3 gün oynanacak. Vaktiniz varsa kaçırmayın derim ben...
Bu arada yeri gelmişken. Devlit Tiyatroları online da bilet satıyor. Ama ne zaman baksam ya bilet kalmamış oluyor ya da sonlardaki sıralarda tek tük. Geçen gün inat ettim biletin satışa çıktığı tam 11'de girdim sistemlerine. Sistem açılır açılmaz son 3 sıra haricinde yine bilet kalmamıştı. Anladığım kadarıyla gişeden satmışlar. Madem online hizmet veriyorlar biletlerin bir kısmını da buraya ayırmaları gerekirdi bence....
İkinin Biri oyununu ise Devrim bulmuş netten. Dedim ya kopmuştum tiyatro olayından Sahne Tozu Tiyatrosu'nu da atlamışım. Oyun nasıl güzel, nasıl komikti anlatamam. Hoş espiriler yetişkinlere göreydi. Gişeden billet alırken sormuştuk çocuklara uygun mu diye hatta. Ama çok absürd şeyler yoktu. Deniz kıkır kıkırdı oyun boyunca. Çıktığımızda "ne anladın oyundan" diye sorduk. " Pek birşey anlamadım ama muhteşemdi" oldu yanıtı...
Oyun, ocak sonuna kadar YKM'nin yanındaki sahnede haftada 3 gün oynanacak. Vaktiniz varsa kaçırmayın derim ben...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)