30 Mayıs 2015 Cumartesi
Balçova dağları....
İki gündür misafirim vardı, ara ara girebildim nete. Bugün hem misafirimizi Balçova tarafına bıraktık hem de ne zamandır benim istediğim bir doğa yürüyüşünü gerçekleştirdik. Amacımız tepeye kadar tırmanmaktı aslında. Ama test sürüşleri başlamış teleferiğin görevlilerle papaz olmayalım dedik.
Ne kötü bir görüntü, resmen çatı tarlası....
Tepemizde gidip geldiler. Bu güzergahta açık alan var tırmanılır aslında. Ama işte tepemizde kabinler gidip geldiği için vazgeçtik...Biz aralardan çıkalım dedik Uygun açıklık bulamayınca geri dönmek durumunda kaldık...
Birileri koymuş, epey bir içilmiş belli. Malesef çöplerini de bırakmışlar...
Tepeye tırmanamayınca termalin arka taraflarındaki dere kıyısına yürüdük biz de. Yine 3 saatten fazla yürümüşüzdür toplamda. Buralara bayıldım...
29 Mayıs 2015 Cuma
Cidden fırından yeni çıktı....
Kahvemi aldım netle büyük buluşmamı gerçekleştiriyorum. Ben bunları tepsiden çıkartıp koydum, Ada "anne yiyebilir miyim/" deyince bugünkü blog yazım da sıcacık patatesli poğoçalar olsun dedim....
1 paket kuru maya, 1.5 sb ılık su, kabartma tozu (annemin bir komşusunda yemiştim. Maya ve kabartma tozu ile yapılan poğoça puf puf oluyor.) tuz, 1 kaşık şeker, yarım su bardağı zeytinyağı, 3 kaşık yoğurt, yumurtanın akı (sarısı üzerine) aldığı kadar un
Ilık su ile mayayı 5 dakika kadar birlikte beklettikten sonra önce sıvı, sonra toz malzemeleri karıştırarak hamurumu yoğurdum. Vaktim olmadığı için ancak 20dk kadar mayalanma süreci sürmüştür. Hamurdan parçalar koparıp haşlayıp tuz ve karabiberle birlikte ezdiğim patatesleri içine koydum. Benim küçük soğan sevmediğinden patateslilere pek koymuyorum. Aslında soğan çok yakışıyor patatese....Bu kadar kısa sürede özensizce yaptığım poğoçalar geçen özene bezene yaptıklarımdan kat kat güzel oldu. Şans:))))
Bu arada asıl niyetlendiğim revaniye aceleden kabartma tozu koymayı unuttum. Daha fırına vermeden aklıma gelince ekleyip kaşıkla karıştırım. Pek kabarmadı, tadı iyidir umarım:(((
28 Mayıs 2015 Perşembe
Alerji sınavımız....
Malesef çocuklarımın ikisi de alerjik bünyeli. Deniz küçüklüğünde bronşiyolit geçiriyordu sürekli. En sonunda kakalak alerjisi tespit edilmişti. Ada'da ise otlar, ağaçlar, kedi, köpek....Günlük yaşamın vazgeçilmezi olanlara karşı çıkmıştı. 5-6 yıl önce alerjileri tespit edilince deli gibi temizlik yapmaya başlamıştım evde. Araştırdığıma göre testlerde çıkmasa da alerjisi olanların yüzde 70'inin toza da duyarlılığı olurmuş çünkü. Ev çiçeklerimi attım dışarı, halıların çoğu kalkmıştı, duvarlar dahil sürekli toz alıyordum. Bir kaç yıl içinde biz kurtulduk alerjiden. Öyle sanmışız....
Bu yıl Ada şubat ayından itibaren öksürmeye tıkanmaya başladı. Üşütme dedik ona göre çözüm aradık, baktık iyileşmiyor alerji dendi yine. Üst sınırı 165 olan ige değeri (kanda alerjiyi gösteriyor) 1420 çıktı. Pazartesi günü olduğumuz deri testindede otlar, erken açan ağaçlar, kedi-köpek derken 7 kaleme alerjisi çıktı malesef. Temmuza kadar da şikayetleri geçmezmiş. Neredeyse yılın yarısını alerjinin sıkıntılarıyla geçirmesi ne kötü. Hele bizim gibi bahçeli bir evde yaşarken, dedesi Urla'da otururken....Ada annesinden gizli kedileri severken....
Deniz'in de arı vukuatını anlatmıştım geçende. Onda da yaban arısı alerjisi çıktı. Daha önce olmadığı halde otlara da alerji geliştirmiş bünye. Nedendir bilmiyorum:((( Şimdi rapor yazıldı, yurdışından ilaç gelecek. Arı sokması durumunda acil kullanım için. Bakalım umarım gerekmez....
Unuttum sandığım alerji ile yeniden böyle daha kapsamlı buluşmak pek keyifsiz oldu açıkcası. Dün Deniz "yatağın altına böcek gitti" dedi. Hadiii ben ranzayı falan çekip böcek arayıp oraları temizleyen bir tip:))))
27 Mayıs 2015 Çarşamba
Ada ve arkadaşları matematik olimpiyatlarında 3. oldular....
Buca Belediyesi'nin bu yıl ikincisini düzenlediği Matematik Olimpiyatları'nda Ada ve arkadaşları 3. oldular. Olimpiyata Buca'daki 30 orta okul katılmıştı. 5, 6, 7 ve 8. sınıflar için ayrı ayrı 2 basamaklı bir olimpiyat. Bizimkiler7. sınıflarda 3 oldular. Hoş kesin birinciyiz diyorlardı bu yüzden epey bozuldular ama aslında ne başarııl olduklarının farkında değiller....
Sınav sonrası sonuçları beklerken....
Sınav sonrası sonuçları beklerken....
26 Mayıs 2015 Salı
Tarla günlüğü
Cumartesi tarlamıza gittik yine. Yeni dikilenleri suladık, eksik çapaları tamamladık. Fazla sıcak ve rüzgarlıydı havab Azıcık hoşafımız çıktı o yüzden. Yukarıdaki fotoğraf başka bir tarladan....
Geçenlerde paylaşmıştım. Tarla bizden habersiz kötü biçimde sürülmüş diye. Bazı ağaçlar malesef kurumuş:(((
Tarlada otlarına rasında bulduk bu yılan derisini. İki parçaya bölünmüştü ama ne kadar güzel kalmış....
22 Mayıs 2015 Cuma
Çocukların malzemeleri için ıvır zıvır kutusu...
Evde 2 okullu çocuk olunca kırtasiye malzemeleri de bolca yayıntı kaynağı oluyor. Herşeyin yedeğini alıyoruz çünkü. Bolca kurşun kalem, kırmızı kalem, silgi...Boya kalemleri, yapıştırıcılar, bantlar, diğer teknik malzemeler....Yığınla evde.
Yukarıdaki fotoğrafta görülüyor. Bizim kitaplığın altında boşluğu geniş bırakmıştık. Oraya da kutularla birşeyler konabilsin diye. Çocukların yedek malzemeleri de orada karton kutu içindeydi. Sene başından beri o kutu öyle haşat bir hale geldi ki. Gördükçe şuna birşeyler düşünmeli diye geçiştiryordum. Geçen hafta indim bahçeye, paletlerden çıkan tahtalardan yukarıdaki gibi bir kutu yaptım. Hoş yapım aşamasında biraz yamukluklar oldu Devrim baba düzeltti ya ben yaptım sayılır:)))
İlk kez zımpara işini de kendim yaptım. O siyahlıklar benim hatalarımdan kaynaklandı...Altı tekerlekli kutumun ki çektikçe zemin zedelenmesin diye. Bir güzel de vernikledim. Oldu gibi....Aslında kapaklıydı kafamaki ya o kadarını beceremedim. Şimdilik...
Bir de boyunu ölçmüştüm konacağı alana göre, enini ölçmek aklıma gelmemiş. Tek ölçü kolayıma geldi kare yapmıştım. Biraz daha dar olmalıymış kitaplıktan taştı. Artık ikincisini denemek şart oldu....
21 Mayıs 2015 Perşembe
Bugün okulumuzda Tübitak Bilim Şenliği vardı
Bugün okulumuzda 4006 Tükbtak Bilim Şenliği vardı. Sabah erkenden okula gidip çekimlere destek oldum bugün. Ben kamera çekimlerini yaptım aslında ama arada kaçak normal fotoğraf da çektim.
Ada güzeli ve Tesla Bobunu. Çalıştı nihayet:))))
Bu ilginç bir deneydi. Hızlı sabun köpüğü deneyi. Epey hoş görüntü verdi...
Gün biterken öğretmenlerimizle bir kare...
20 Mayıs 2015 Çarşamba
Huzur bu olsa gerek...
Denize gittiğimde az fotoğraf çekenim ben. Çünkü hem toz olayı var. (zaten objektiflerimden biri tamirde tozlanmış malesef) Hem de hepimiz denize girdiğimizden çalınma durumu olabilir. Ama dün deniz o kadar güzeldi ki....Sık sık makine araba ve piknik alanı arasında seyahat etti:)))
Denize girdiğimiz kayalıktan panaromik bir çekim....4 kareden oluşuyor
19 Mayıs 2015 Salı
Keyifli gün...
19 Mayıs'ı fırsat bildik bugün bir kaçamak yaptık. Kalemlik Orman Kampı'nda bol deniz, bol yeşillik, bol oksijenli bir gün yaşadık.
Öğle sıcağında bol bol kitap okuduk. Hamak keyfi ayrı güzel oluyor...
Denizle selfie denemesi...
Nasıl güzel bir renk değil mi? Şu ormanlık alan piknik yerleri. Biz kayalardan girdik denize, atlayışlarını çektim benimkilerin...
17 Mayıs 2015 Pazar
Soma mitingindeydik....
Zaman ne çabuk geçiyor. Ne çabuk unutuyoruz bazı acıları, ihmalleri. Soma'da 301 maden çalışanının yaşamını yitirdiği kazanın üsünden de 1 yıl geçti bile. Kesk, tmmob, Disk, Türk Tabipler Birliği, Halkevleri'nin etkinliği vardı dün Soma'da. Hem madencilerle dayanışma içinde olduklarını anımsatmak hem de bu işin unutulmadığını bir daha haykırmak için çok sayıda insan toplanmıştı. Nasıl aşırı bir sıcak vardı dün. Buna karşın, İzmir, Aydın, Bursa, İstanbul, Balıkesir, Uşak, Zonguldak'tan katılım olmuştu.
Madencilerin çocukları....
15 Mayıs 2015 Cuma
Küçük dostlarımız....
Nedendir bilmem birkaç gündür içimde bir sıkıntı var. Havalar, hormonlar hepsi etkiler oldu bizi artık. Genel ev işleri dışında daha çok kitap okuyorum bu yüzden bu aralar. Hoş arada hobilere de el atıyorum ya fotoğraflamak zor geliyor:)))
Çektiğim karelerden paylaşayım dedim ben de. Bir de bugün haberlerde okudum. Ege Üniversitesi'nde köpekleri zehirleyerek öldürmüşler. Ne kolaylaştı öldürmek artık. İnsanı da hayvanı da öldürüverip geçip gidiyoruz. Kimi bununla övünüp sosyal medyada paylaşıyor bile....
Hoş her insan böyle değil. Ama 3-5 kötü bile kirletiyor dünyamızı malesef. Geçen yıllarda bizim evin önünde bir araba aniden durdu. Bir kuşa çarpmış adam kuşa bakmak için arabasını durdurdu hemen. Biz de bahçede uğraşıyorduk gördük olayı. Serçe çarptığı. Hani serçe işte der geçersin ama adam o kuş nasıl diye arabasını durduruyor! Öteki tarafta birileri kendi halindeki köpekleri zehirliyor....
Tema çekilişi....
Sosyal Medya Kafe kişiye özel Blogger Tema Tasarım çekilişi düzenlemiş. Benim gibi teknoloji özürlülerinin tam da ihtiyacı olan şey. Kendime bol şans diliyorum:)))
13 Mayıs 2015 Çarşamba
Amerikan Sargısı
Yine Fakir Baykurt yine muhteşem bir hikaye....Türk-Amerikan dostluğunu!!! anlatıyor bu kitap. Ama ne dostluk. Amerika'nın bize dostluğunu göstermek için için bir pilot proje hazırlanıyor ve uygulama için de Kızılöz Köyü seçiliyor. "Kızıl" kelimesi zararlı ya ilk olarak ismi değiştiriliyor köyün....
"Tavukların ayağına tenekeden pul taktılar. Suluklarına ilaç damlattılar. Ankara'dan tuhaf kokulu yem getirdiler. Yeni tavukları bir karantinaya aldılar ki tel örgülerin içinde, yazıya yabana çıkarmıyorlar. Bırakmıyorlar, çıkıp gübrelikleri eşinsin zavallılar! Daha beteri de ne? Tavukların içinden horozları seçip aldılar! Ayrı bir yere kapadılar ki her gür birbirlerini gördükleri halde bir iş gelmiyor! Yahu ben tavuk olsam ölürüm! Soruyorum o Willy denen karın ağrısına, ne demek bu? "çok yumurta almak için" diyor. "Büyük yumurta almak için" diyor. "Soyunu yükseltmek için!" diyor. Sen heriflerin erkeğini dişisini ayır bok yükseltirsin soyunu!...
"Heriflerde gerçekten ne fen yahu! Danayı uçağa bindirip uçuruyorlar! Biz sanırdık, uçak dedin mi, büyük adamlar biner! Demek dana da biniyormuş!..."
Fakir Baykurt kitaplarında baskın bir karekter vardır her zaman. Hikayeyi alıp götürür. Burada da köyün bekçisi Temeloş.. Tespitleri, davranışları ile çok şey anlatıyor okuyucuya....Keklik'ti şimdiye kadarki favorim bu bir tık öne geçti sanki....
12 Mayıs 2015 Salı
Kahveli-kuruyemişli kurabiyeler
Okulumuzun anneler günü etkinliğine giderken yanımıza birşeyler hazırlayıp götürmüştük. Ben hazır fırını açmışken çok sevdiğim kurabiye olayına da giriverdim....
1 paket margarin, 1 yumurta, 4 kaşık şeker, yarım su bardağı nişasta, kabartma tozu, 2 tatlı kaşığı hazır kahve, minik minik doğranmış kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, un
Kahve, kuru kayısı, kuru incir ve kuru üzüm dışındaki malzemeleri kurabiye hamuru kıvamında yoğurdum. Hamuru ikiye ayırıp yarısına kahve yarısına diğerlerini ekledim. Az daha yoğurup kalın yuvarlak bir rulo yaptım. Poşet içinde 1 saat dolapta dinlendirdim. Keskin bir bıçakla ince dilimler kesip tepsiye dizdim. Kuru yemişlisi dilimlerken dağıldı biraz. Ama çok sorun olmadı.Cidden hoş atıştırmalıklar oldu...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)