30 Ağustos 2014 Cumartesi

Domates zamanı....


Benim en korkulu kış hazırlıklarımdan biri olan şişe domatesi olayını hallettik bugün. Diğeri tarhana...Farkındasınızdır bu yıl pek domates yok. Pazarlarda oldukça pahalı, baktık ucuzlayacağı yok bu sabah abim ve Devrim hale gittiler toplu olarak aldılar domatesleri. Bugün 50 kilo kadarcık domates doğradım!! Bakmayın fotoda Devrim'in eli olduğuna konu mankeni oldu...

Neyse ben kabuklarını soyup doğradım, Devrim pişirdi, arada çocuklar yardım ettiler şişe domatesi işini hallettik. 3 kova kadarda salça için domates doğradım. Ben hala eski usul salça yapanlardanım. Domatesi yıkayıp, kabukları ile doğruyorum. Tuzluyorum. Bekliyor bir süre kıvama gelince de süzgüden geçirip, güneşte kurutuyorum. Yarın da anneme gideceğim tarhanamı karacak. Sonrasında evde mayalanıp, kurutulacak. İşte o kurutma aşaması yok mu? Öveleyip dur hiç sevmiyorum ama çocuklar işte.....

29 Ağustos 2014 Cuma

Yukarı Bak kolyesi




Yukarı Bak adlı animasyonu izlediniz mi bilmiyorum. Ama ben çocuklar için çekip de birlikte izlediğimiz bu filmden çok etkilenmiştim. Animasyon bile olsa seyrettiğim en güzel filmlerden biri.



Bir kaç ay önce pinterette bir kolye görmüştüm. O zamandana klıma düşmüştü Yukarı Bak kolyesi yapmak. O kolye metaldi ama ben kıl testere ile ahşaptan keserek yaptım. Önce bir ev çizip kestim. Zımparaladım. Havya ile yakarak pencere-kapı yaptım. Biraz çiçeklendirdim. Sonrada zincirine boncuklar taktım. Çocuklar balon sayısını az buldular ama.


27 Ağustos 2014 Çarşamba

Romantizmin Işığı Clara


Bir müziği dinlediğimde kimindir, hangu parçadır bilecek kadar otorite olmasam da klasik müzik çok sevdiklerim arasındadır. Orta ikideyken müzik öğretmenimiz bizi operaya götürmüştü. O gün tanıştığım bu müzik türü hep haşatımda olmuştur. Çoluk çocuğa karışmadan önce daha çok dinliyordum illa ki. İşten eve geldiğimde cd'yi takıp bu müzikle dinlenmek cidden keyifliydi. Ama evdeki curcuna içinde aynı tadı aldığım söylenemez...

Neyse Can yayınlarının d&r'lardaki 5 lira kitap kampanyasında gördüm bu kitabı bu yıl. Kapkalın "okur muyum, alsam mı" derken almışım...Kitap babasının daha doğmudan bir proje olarak gördüğü Clara Schumann'ın (Wieck) yaşam öyküsünü anlatıyor. Ama sadece Clara değil yaşamıdaki 2 erkek Robert Schumann ve Johannes Brahms'ın yaşantıları da oldukça ayrıntılı anlatılıyor. Yazar bu durumu önsözde " Bu kitabı hazırlarken üç ayrı yaşam öyküsünü yazma gayreti içine girmedim. Diğer ikisini Clara'nın dünyasına taşımaya çalıştım" sözleriyle açıklamış. Yine de bu konunun çok dışındaysanız aşırı ayrıntıların yorduğunu söylemeliyim. Bu üç ismin hayatına girmiş arkadaşlar, öğretmenler, çocuklar, sevgililer, aileler de ayrıntılarıyla yer bulmuş kitapta çünkü...

Klasik müziksever biri için çok hoş bir kitap bence. Tüm ayıntılarına karşın Aydın Büke o kadar güzel bir dil kullanmış ki rahatça okutuyor kendini. Bir de 1800'lü yıllarda yaşamış bu insanların ete-kemiğe büünmesi hoş geldi bana. Müziklerini dinlerken ayrı bir bakış açım olacak sanki...

26 Ağustos 2014 Salı

Angela'nın Külleri


Angela'nın Külleri'ni aslında 2000 yılında alıp okumuştum ben. Okuma Şenliği için bir anı kitabı okumak gerekince yeniden ele aldım. Aradan geçen bunca yılda pek çok ayrıntı unutulmuş illaki. Çok çok keyifle okudum kitabı.

Yokluklar içinde büyümüş, pek çok hastalığı dize getirmiş, bir gün kahvaltıda bir tam yumurta yeme ihtimaline sarılmış Frank'ın öyküsü var kitapta. Bu kadar yokluğa karşın hiç yakınmıyor, mücadele ediyor ve başarıyor Frank...

Aslında kitaptan pek çok alıntı verilebilir ama bugünü bile çok güzel anlatan şu iki cümle bana yeterli geldi...

"Fakirler ikinci bir ekmeği alamazlar, çünkü paraları yoktur. Ama öte yandan fakirlerin parası olsaydı, zenginlerin ekmek aldırmaya yollayacak hizmetçisi olmazdı...."

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Atlamak güzel....






4 gündür Urla'daydık. Babamız cuma ve pazartesi çalışsa da biz denize gittik, yüzdük. Bu aralar denize giderken pek makinemi götürmüyorum ama iskeleden atlama karelerini de kaçırmayayım dedim...Pek hoşlarına gidiyor onları böyle atlarken çekmem...

21 Ağustos 2014 Perşembe

Yaz Okuma Şenliği 2. ay karnem....



 
 Yaz Okuma Şenliği'nin 2. ayı da tamamlanmış bulunuyor. Benim için verimli bir ay oldu. Geçen aya göre okuduğum sayfa sayısını arttırmışım epey. 21 hazirandan bu yana okuduğum kitaplara gelince;


1. Kategori (10 puan): İsminde yaz mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların yazın geçtiği bir kitap. 
Deniz Feneri/ Virginia Woolf/Kırmızıkedi/228 sayfa
(Ramsay ailesinin yaz tatili sırasında yaşantılarını anlatıyor)

2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
Toprak Ana/Cengiz Aymatov/ Ötüken/ 138 sayfa

3. Kategori (10 puan): Bir şiir kitabı.
Bütün Şiirleri/ Orhan Veli/Adam yayınları/212 sayfa

5. Kategori (10 puan): Bir kişisel gelişim kitabı.
Normal Değilim Normal'den Daha İyiyim/ Dr. Dale Archer/ Altın kitaplar/ 215 sayfa

7. Kategori (10 puan): Fransız edebiyatından bir kitap.
 19.yy Notre Dame'ın Kamburu/ Vıctor Hugo/ Akvaryum Yayınevi/454 sayfa

8. Kategori (10 puan): Bir savaş kitabı.
Çanakkale/ John North/ Nokta Kitap/ 459 sayfa


10. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.

Genç Linius'un Öfkesi/ Anne-Laure Bondoux/Can yayınları/ 158 sayfa

12. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.
Patch Adam/Patch Adams-Maureen Mylander/ Kuraldışı/228 sayfa


13. Kategori (10 puan): Aynı zamanda çevirmenlik de yapan bir yazar tarafından yazılmış bir kitap.
Golyan Devrimi/Tahsin Yücel/ Can Yayınları/ 272 sayfa


14. Kategori (10 puan): Kütüphaneden veya bir tanıdığınızdan ödünç aldığınız veya sahaftan aldığınız bir kitap.
Sarı Yazma/ Rıfat Ilgaz/çınar/399 sayfa

15. Kategori (10 puan):Bir masal kitabı.
Masallar/ Nazım Hikmet/ Adam yayınları/175 sayfa

16. Kategori (10 puan): Herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap.
Kaybın Türküsü/ Kiran Desai/ Man Booker's ödülü 2006 yılı/ Can Yayınları/438 sayfa

18. Kategori (10 puan): Bir tiyatro oyunu.
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım/ Haldun Taner/ Bilgi Yayınevi/124 sayfa


19. Kategori (10 puan): Halen yazmaya, üretmeye devam eden bir edebiyatçıdan (yazar, şair, araştırmacı...) bir kitap.
Mutluluk/ Zülfü Livaneli/ Remzi Kitabevi/ 447 sayfa (cep boy)

20. Kategori (10 puan): Polisiye/gerilim/korku vb. türde bir kitap.
Sherlock Holmes/ Zümrüt Taç/ Conan Doyle/ Kalipso Yayınları/ 317 sayfa


21. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.
Aynı Yıldızın Altında/ John Green/ Pegasus/ 317 sayfa


22. Kategori (10 puan): İlk kitabı 2010 yılında veya daha sonrası yıllarda çıkmış bir yazardan bir kitap.
Diktatörlerin Kadınları/ Diane Ducret/ Destek Yayınev/ 426 sayfa


26. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 15 puan, toplamda 45 puan): 3 kitaplık bir seri veya aynı seriden 3 kitap.
Açlık Oyunları/Suzanne Collins/ Pegasus/384 sayfa
Ateşi Yakalamak/ Suzanne Collins/ Pegasus/407 sayfa
Alaycı Kuş/Suzanne Collins/Pegasus/ 416 sayfa
(Geçen ay başka bir kitap serisi vardı burada ama kitap okumak ister misin'den bu seri gelince yerine geçiverdi. Kolay okunan bir üçlü oldu.)

 27. Kategori (Her bir kitap 10 puan, iki kitap da okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 50 puan): İsminde zıt anlamlı kelimeler olan iki kitap.
Doğmuş Olmanın Sakıncası/ Emil Michel Cıoran/ Opus/218 sayfa
Sözde Ölüm/ Eva Demski/ Can Yayınları/ 349 sayfa

28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap.
Yüzyıllık Yalnızlık/ Gabriel Garcia Maroquez/ Can yayınları/ 356 sayfa
New York Üçlemesi/Paul Auster/Metis yayınları/ 344 Sayfa
Monte Kristo Kontu/ Alexandre Dumas/ İskele yayınları/ 592 sayfa

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Şemspare/ Elif Şafak/Doğan Kitap/ 248 sayfa
Bir Burjuvanın İtirafları/ Sandor Marai/ 390 sayfa/ Can Yayınları
Arkadaş Islıkları/ Orhan Kemal/ uğural yayınevi/303 sayfa
İmza Toplayan Adam/ Zaide Smith/ Everest/ 395 sayfa

 30. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 50 puan, toplamda 80 puan): 17., 18. ve 19. yüzyılda yazılmış birer kitap.
17.yy-- Toplu Öyküler/ William Shakespeare/ Mitra/ 200 sayfa
18.yy--Robinson Crusoe/ Daniel Defoe/ Amfora/ 503 sayfa
19.yy--Üç Silahşörler/ Alexandre Dumas/ Gendaş/ 128 sayfa


Toplam;
okunan kitaplardan 475 puan+102 eşittir 577 puan
10240 sayfa

19 Ağustos 2014 Salı

Anneme akordiyon albüm...


Annem yakın zamanda Fethiye'ye ablasını ziyarete gitmişti. Dönüşte muhabbet ederken oradakilere torunlarının tümünün fotoğrafını gösterememekten yakındı. Koca albümü yanında taşıyamaz, birkaç tanesinin de yanında vesikalık fotoğrafı varmış..Dertenmişti yani..

Birkaç haftadır aklımda ne yapsam derken daha önce Pinterest'te birkaç örneğini gördüğüm akordiyon albümde karar kıldım.  Bunun için de çocukların kırtasiye malzemelerinden faydalandım azıcık..


Ada'nın geçen yıl yaptığı bir performansta kullandığı mukavvadan istediğim boyutlarda iki dikdörtgen kestim. Önce kırmızı fon kartonu ile kapladım. Mukavva kullanılmıştı ve üzerinde resimler vardı. Sonra çeyrek tabaka mor fon kartonunu enlemesine ikiye kesip iki parça elde ettim. Onu da mukavvadan biraz küçük olarak akordiyon gibi katladım. Ben arada yapıştırdım mecburen. Yarım tabaka fon kartonu ile kesintisiz olabilir. Evde vardı bunu kullandım...


Bu nokada babamızdan destek alıp uygun fotoların çıkışlarından aldırdım. Sayfalara yapıştırdım.Dış mukavvayı bir kez de çiçekli bir kağıtla kapladım, sonra da akordiyon kısımları yapıştırdım.
 

Arada yazmışımdır mutlaka. Kesme işlerinden hiç hazetmem. O yüzden resimlerde kusurlar mutlaka bulacaksınızdır:))))

Tutucu düğme olarak uğur böceği kullandım. Peligomla iyice yapıştırdım. Lastikle kapatılıyor albüm, uğur böceğimiz lastiğin ivmesiyle çıkmazsa sorun yok...


Canım annem yazılı kutu, Deniz'in bana okulda yaptığı bir hediye...

İşin en acı tarafı bunu yapmak geçer perşembe aklıma düştü. Hemen başladım, Devrim'e acil çıkış talimatlarını verdim ki cuma günü anneme gidecektik. Vereceğim ya süpriz...2 sıpayla evden çıkmanın bazen ne acı olduğunu bilenler bilir. Ve ben bunu yanıma almayı unuttum:(((

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Talihsiz fotoğrafçı....




Haftasonunun bir gününü tarlada çalışarak, bir gün de Urla'da dinlenerek geçirdik. Dün akşam içinse planım gün batımında denizin tül gibi görüntüsünü çekmekti. Tripotumu falan yanıma aldım ki uzun pozlama denemeler yapacağım. Malum havalar fena sıcak, cumartesi tarlada piştik resmen yaprak kıpırdamadı. Rüzgar tribünleri genelde hep duruyordu o derece...Dün sabah da yine erkenden denize gittik, çarşaf gibi....Ama akşam sekizden sonra sahile bir gittik ki yer yerinden oynuyor. Dalgalar yolu yıkıyor adeta. Makinem ıslanmasın diye sakınıyorum bir taraftan, bir taraftan da taktım ya gün batımı çekim yapacağım...Tripotu kurdum başladım çekime flu çıkıyor. Çünkü rüzgar tripotu da sallandırıyor. Ne şanssızım diye diye birkaç kare çekip ayrıldık ordan:(((
Sen kaç gündür esme tam ben çekim için hazırlanırken delir....

15 Ağustos 2014 Cuma

Yüzyıllık Yalnızlık



İtiraf edeyim kitabın ününe ve yazarın kalemine karşın elime aldığımda ufff oldum. Daha ilk sayfayarda karman çorman bir şeyler çıktı karşıma, yazı karakteri de küçük, diyalog yok (kabul edelim ki bazı kitaplarda bunlar kurtarıcı olabiliyor) Nasıl biter diye başladım okumaya. Kitap Okumak İster misin?den geldi kitabım yani tez zamanda okumalı, yarım bırakmak da olmaz...

Gabriel García Márquez, kitabın arkasında bu kitapla amacının, çocukluk günlerini sanatsal bir şekilde yazmak olduğunu söylüyor. Yazarkende büyükannesinin anlatımından etkinlediğini belirtiyor. Gerçekten karma karışık dediğim dil masala dönüştü. Karakterlere hep aynı isimler konsa da insan karıştırmıyor, bir süre sonra rahatça çözüp okumaya başlıyor kitabı. Korktuğum gibi çıkmadı. Hatta şimdi ne olacak diye kısa zaman aralıklarında bile hemen aldım elime...

Kitabın başında tanıştığımız Ursula ise en baskın karakter. Tüm çocuklarının, torunlarının, torunlarının çocuklarının arasında dengeleyici unsur. Hep var Ursula....
Absürt özelliklerin arasında kıskançlıklar, savaşlar, çıkar çatışmaları, grev, rüşvet....Herşey o kadar tanıdık ki...Okunası bir kitapmış.

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Geri dönüşüm kuş evi....





Bu aralar daha çok tarla, çektiğim fotoğraflar ya da bizden haberleri paylaşıyorum. Bunda biraz da tembelliğimin etkisi var tabiki.. Hobilerimi resmen askıya aldım , hatta dikiş makinemi toparlayıp kaldırdım bile toz olmasın garibim:)))
Bu ara bol bol kitap okuyorum. Okuma Şenliği'ne başlayınca hırs oluyor sanırım biraz da tüm kategoriler bitsin diye boş vakitlerimde hep okuyorum. Aslında bir sonraki şenliğe katılmamak lazım, biraz birşeyler yapmalı....

Neyse bu da epey zaman önce yaptığım bir geri dönüşüm. Malzemeler, plastik peynir kutusu, dondurma çubuğu, peçete, artık parke parçası, ceviz kabukları...

Peynir kutusuna falçata ile kapı açtım önce. Etrafına düzgünce dondurma çubuklarını yapıştırdım. Kuruduktan sonra beyaza boyadım. Çatısının iskeleti için de karton kullandım, çubukları onun üzerine yapıştırdım. Sonra da bahçeli ev ya etrafına çiçekle peçete ile süsledim. Evi parkeye yapıştırdıktan sonra ceviz kabuklarından kaplumbağa, kozalaklarla da bahçeyi tamamladım. Bir kuş konmaya karar verir belki diye çatı ile ev arasına ayrı bir dondurma çubuğu yapıştırdım.  (mavi çıkıntı)

Bir ara balkona koymuştuk ama düşme riski oldu. Evin dış sıvası bitince tarlanın duvarına monte etmeyi düşünüyorum...


11 Ağustos 2014 Pazartesi

Okuma Şenliği için okunanlar....


Aylar önce bir markette görüp aldığım kitap Okuma  Şenliği için okundu. Yabancı birinin Çanakkale Savaşı'nı yazmış olması ilgimi çekmişti ama save  kitabı sonuçta sıkıcı oluyor diye de elime almamıştım bir türlü. Kitabın yazarı, 1. Dünya Savaşı sırasında Batı Cephesi'nde savaşmış bir askermiş. Kitabında, hem yaptığı araştırmalara hem çeşitli komutanların anılarına yer vermiş. John North, ağırlıklı olarak müttefiklerin savaşı çok kötü yönettiğinden ve bu yüzden binlerce askerin yok yere öldüğünden bahsediyor.
Bu kitapla ilgili okuduğun bir yorumda Türk askerlerinin düşman olarak yazılması eleştirilmişti. Yani bir İngiliz için savaş sırasında Türk askerinin düşman olması çok doğal. Bu bakış açısıyla kitabı okuyabilmek gerekli bence. Bazen aşığı ve gereksiz milliyetçilik duygularının nelere yol açtığını unutmamamk gerekli hatta...Kaldıki North kitabında, Türklerin Britanya ordusunun karşısına çıkan en cesur hasım oldukarını da belirtmiş.

Sadece fazla tekrar ve dilin o kadar iyi olmaması kitabı okurken yordu beni biraz...



Robinson Crusoe

Çocukken okumayan yoktur sanırım bu kitabı. Hatta filmini izlemeyen...Şenlik için kalınca bir baskısını aldım ama ne sıkıldım ne sıkıldım. Ben daha eğlenceli anımsıyorum Robinson Crusoe'yi. 40 yaşında büyümüş bir kadın olarak okuyunca fazla sallamış olarak gördüm. Bizim Robinson hep dört ayak üstüne düşüyor, hep kazanıyor, hep lider oluyor. Gerçeklerden çok uzak geldi...

Polisiye kitap kategorisi için elimde bulunan tek kitaptı. Aslında çocukların ilgisini çeker diye almıştım önce ben okumuş oldum. Kolay okunabilir, keyifli bir kitap...

10 Ağustos 2014 Pazar

Tarla güzellerim:)))




Sıcak saatlerde çalışken Devrim'le ikimiz başımıza böyle şal sarıyoruz. Rüzgarı çok buraların şapka idare edilmiyor. Adda'nın da ilgisini çekiyor arada o sarınıveriyor bizim şalları...



Bu hafta sonu arılara karşın yine geceledik tarlada. Hoş Deniz ve ben çok evhamlı yattık sayemizde babamızda uyuyamadı ya neyse....Arılar bize bulaşmadı bu hafta. Geçen günkü paylaşımdan sonra Hatice (örgü çantam) googleda gördüğü bir çözümden bahsetmişti. Kahveye kolonya döküp yaktım yakınlarına koydum ama bizde işe yaramadı malesef...

Kuyunun suyu çok azaldığından Devrim'in kule projesini ertelidik ve mutfağın tamirine geri döndük. Kısa zamanda bitmiş halde paylaşacağım umarım. Bu hafta tankerle su getirtip suladık tarlayı. Cumartesi epey bir yorulduk yani...Bugün de öğlene kadar Devrim jenaratörle yapılacak bazı işleri yaparken ben de elektrikli testere ile odun kestim. Bu tarlada yapmam dediğim bir sürü işi yapıyorum zaten:))) Zamandan kazanalım dedim napim daha oy kullanmaya yetişecektik....Ciddi ciddi yorulduk bu hafta. Babamıza ültümatom verdik haftaya tarla değil deniz istiyoruz diye.....

8 Ağustos 2014 Cuma

İmzalı kitap hediyem....







Pınar'ın gerçekleştirdiği Okuma Şenliği'nde ay ay okuduğumuz kitapları rapor ediyoruz. Her ay ilk beşe ya da ona girenlere kitap hediyesi geliyor. Yaz şenliğinin ilk ayının hediyesi ise tam bir sürpriz oldu. Okuma Şenliği'nin daimi sporsoru Altın Kitaplar Yayınevi'nin desteği ile Mike Lancaster İnsan Sürümü: 0.4 kitabı imzalı olarak geldi:)) Pınar bizzat İngiltere'ye giderek kendi elleriyle imzalattı kitaplarımızı. Şanslı beşe girdim okumaya devam.....

7 Ağustos 2014 Perşembe

Ada'ya ikinci doğum günü...



Fotoğrafta; sarılı ve kırmızılı olanlar kızkardemişim oğlulları Arif ve Onur, mavililer abimin oğulları Yağız ve Eren, benimkiler....Diğer abimin kızı Doğa yoktu Konya'da anneannesinin yanında. Bir de en büyüğümüz Burak (lise sona gidecek bu yıl) bu curcunayı çekemiyor artık:))))


Ada'nın doğum günü bu yıl tatile denk geldi. Hoş orada da hazır pasta tabanla pasta yapıp kutlama yapmıştık ama bir tane de evde yapmazsam olmazdı. Kuzenleriyle pek güzel azıyorlarda...

Bu arad dün demiştim daha flaşlı fotoğraf çekmeyi sevmiyorum diye ama o kadar hareketliydiler ki akşam vakti mecburen flaş kullandım bu kez...


6 Ağustos 2014 Çarşamba

Karıncalar...





Bahçede incir reçeli kaynatırken bir damlaya üşüşmüş karıncalar.....

5 Ağustos 2014 Salı

Gece ve kediler


Devrim'le gece yıldız fotoğrafı çekmek için dolanırken denk geldik bu kediye. Hoş kareler çıktı ortaya...Alttakiler flu çünkü kedimiz mama sonrası temizlik yapıyordu. Flaş kullanmadığımdan uzun pozlama ile çektim bu kareleri. Ben flaşı hiç sevmiyorum ve kullanmıyorum bu yüzden..



4 Ağustos 2014 Pazartesi

Arılar ve biz


Bu haftada geleneği bozmadık ve tarla çalışmalarımıza devam ettik ama gece kalmadık bu kez. Ben muhalefet ettim çünkü...Tarlaya en son tatil öncesi gitmiştik çocuklarla. O hafta sonu gece 12 gibi önce ben acıyla uyandım, arı sokmuş üç yerimden....Baktık içeride bir arı neyse öldürdük geri uyuduk. Gece üçte Deniz bu kez mızıkladı. Çocuğumu da 2 yerinden arı sokmuş. Baktık nereden girebilir diye. Pencerenin üst tarafını Devrim sıvamamış, atlamış. Odanın eski harcı kum olduğundan arılar sanırım kumları eleye eleye bizim odaya yol yapmışlar. Bizde orayı gecenin bir vakti diye peçetelerle iyice tıkayıp geri yattık. Bu kez 5'te Ada inlemeye başladı. Çocuğumu da topuğundan sokmuşlar....Büyük ihtimalle gece uyurken biz bunlara deydik onlarda boş geçmedi:)))

Sabahın beşinde topladık yastığı-örtüyü çocukları dışarı hasır üstüne yatırdık. Beni daha önce de kafa bölgemde üç yerimden sokmuştu aynı arılar...Neyse demem o ki üçümüzde de bir arı fobisi oluştu resmen. Arılar odanın yan tarafında yuva yapmış durumdalar. Öldürmeyelim diyoruz ya nasıl kovulacaklar bilmem. Akşam saati duman bir çözümmüş, daha denemedik. Ama bu hafta çocukları tarlaya götürmedik. Ben de gece kalmak istemedim.

Hiç fotoğraf da çekmedim bu hafta. Yapılanlar var ama aşırı sıcak elim değmedi makineye. Bizim arıyla idare ederiz dedim:)))))

3 Ağustos 2014 Pazar

Masallar


Nazım Hikmet ve masallar. Benim yan yana getirmeyi hiç aklıma getirmeyeceğim iki kelime. Okuma Şenliği kapsamında masal kitabı okumamız gerekince önce çocukların kitaplığına dadandım. Haliyle benimkiler büyüdü elemişim bu tarz kitapları hep. Hiç dikkat etmemişim Nazım Hikmet'in masalları varmış:((( (burada kendimi dolu dolu kınıyorum tabiki)
Devrim'indir büyük ihtimalle. Kimi kendisinin kimi Türk folklorcusu Boratav'ın çok sayıda masalı var kitapta. Nazım Hikmet'in yazdıklarında dokundurmalar var illaki......