Bu Urla'da arabanın üstündeki brandadan bakan kara kedi...
Kedisever çok arkadaşım var. Facebok'ta oluşturduğum sayfa ile farkettim ki ben epey bir kedi kedi fotoğrafı çekmişim. Bazılarını derli toplu paylaşayım dedim....
Kardeşimin kedisiydi. Minnoş. Babamla kağıt topu oynuyorlar. Çok eski bir fotoğraf orjinal siyah beyaz üstelik...
Halamızın kedimi Misi...
Hasanağa Parkı'nda denk geldik buna da....Simitimizden ikram ettik...
Bizim bahçede doğan kedilerden biri...
Bunlar da bahçeden...
Annesi tam bir kaplan olan yavrularına kesinlikle yaklaştırmayan bir şeydi. Kömürlükde doğurmuş. Sonradan da aldı gitti yavrularını zaten...
31 Ocak 2014 Cuma
30 Ocak 2014 Perşembe
Park keyfi yaptık...
Tatilin başlangıcından beri havalar pek kötüydü. İzmir sürekli yağmur altında burnumuzu çıkartamamıştık resmen. Dün güneş parlamaya başlayınca pazara giderken çocukları da aldım yanıma. Önce Yedigöller'e gittik. Epey bir oynadılar. Yukarıdaki ipli alet konulmuş parka defalarca kaydılar bundan. Sonra pazarımızı yaptık. Bir de oradaki parkta oynadılar...Oksijen alıp döndük.
29 Ocak 2014 Çarşamba
En iyi blog yarışması
Blogdeposu "En İyi Blog Yarışması" düzenliyormuş. Blog sayfalarının daha geniş kitlelerc duyurulması amacıyla yapılan yarışmayla ilgileniyorsanız buraya lütfen....Kim istemezki bloğu daha çok kişi tarafından tanınsın dimi ama....
Güzel çekiliş...
27 Ocak 2014 Pazartesi
Serenad
Müziğiyle çok eskiden tanışmama ve sevmeme karşın yazar kimliği ile epey geç tanıştığım biri Zülfü Livaneli....İlk Leyla'nın Evi'ni okumuştum. Bloglar arası bir hediyeleşmenin bana tanıştırdığı bir kitaptı. Orta Zekalılar Cenneti, Kardeşimin Hikayesi ve Serenad....Livaneli, dili ve anlattığı hikayelerle mutlaka okunması gerekenler arasına girdi bile benim için...
Serenad öyle bir kitapki içinde milyonlarca bilgi var ve su gibi okunuyor. Hiç sıkılmıyorsuz, yorulmuyorsunuz bilgilerden. Konuyla ilgisi olmayanlar bile batmıyor gözünüze...Ben 3 günde bitirebildim ama gözlerim izin verse başından kalkmak bile istedim açıkcası. 14 yaşında erkek çocuğu annesi boşanmış Maya'nın, Almanya'da Nazi zulmunü yaşamış Nadia'nın, Ari ırk bir Alman olmasına karşın düşünebilen Max'ın hikayelerini merakla okudum. İlk kez Mavi Alay kavramıyla tanıştım. Bugün Seredan'ı dinledim google amcaya sorup....
Yeni bir kitap değil. Eminim pek çok kitapsever okumuştur bunu. Es kaza benim gibi atlamışsanız daha fazla ertelemeyin derim...
------------------------------
"Herkes aynı Allah'a dua etmiyor mu kızım, ha kilisede ha camide ne fark eder?"
"İktidar zulüm demektir. Hele denetleyen iktidar."
"Halk ancak örgütlü olduğu zaman etkili olabilir. Yoksa tek tek insanlar, zorbalık karşısından sinerler. Genel kuraldır bu."
" Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama. Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru"
Tatile tiyatroyla başladık...
Yarı yıl tatili başladı başlamasına ama haftalardır günlük güneşlik olan hava gitti yağmur-soğuk....Tamam kabul yağmura ihtiyaç var. İyi de bu çocuklar aylardır sınavdı, denemeydi canları çıktı. Tam tatil başladı eve tıkıldılar resmen.
Ben havalara bakıp çocuklarla dolaşma planları yapıyordum ama pek faal olamayacak gibiyiz. Neyse dün daha önceden aldığımız bir tiyatro biletimiz vardı. Ama hava nasıl da yağmur..Hani bileti kolay bulunan bir etkinlik olsa sonra gidelim diyeceğiz. Dün o derece yağdı hava. Yine de gittik, çocuklar sevdiler-eğlendiler. İyi oldu yani...
Tiyatro güzel şey keşke tüm çocuklar tanışsa, sık sık gidebilseler..
Dostluk Ekmeği
İsmiyle, kitap kapağı ile "al beni" diyen kitaplardan biri Dostluk Ekmeği... Ben de bir zaman önce bu cazibeye kapılıp bir de üstüne indirimi görünce alıvermiştim:)) Okuma Şenliği nedeniyle beklemedeydi ilk fırsatta okundu bitti.
Benim çerezlik tabir ettiğim kolay okunan bir kitap. Bir farkla sizi mutfakta ekşi maya yapmaya yönlendirebilir. Kitapta bir gün kapıya bırakılan ekşi maya ve yanında bununla yapılmış ekmek ve getirdikleri anlatılıyor. Amiş Dostluk Ekmeği'nin tarifi elden ele dolaşarak sonunda yardım kampanyalarına kadar ulaşıyor...
Ben hemen hafta sonu deneyeceğim deyip henüz başlamasam da bir ara ele alıyonacak...
24 Ocak 2014 Cuma
Yarıyıl tatili başladı....
Bir dönem daha bitti. Ne kadar çabuk bitti size de öyle gelmedi mi? Yani az buz değil eylül ayında açıllı okullar nerdeyse ocağı da bitirdik. Zaman fazla çabuk geçiyor sanki...
Neyse bugün çocukların günü. Çok çalıştılar, sınavlar, denemeler, ödevler....Şimdi dinlenme zamanı. Bugün sabahtan karnelerini aldı benimkiler de. Keyifleri yerinde haliyle. Ada taktir aldı yine, Deniz'inde iyi karnesi. Büyüdüler ya hiç karnenin fotoğrafını çek olmadılar ben de yazdan kalma bir fotoğraflarını paylaşayım dedim güzelliklerin:))))
Tüm çocuklara güzel mi güzel bir tatil dilerim....
23 Ocak 2014 Perşembe
Fotoğraf arşivime kovuştum....
Tamamına da olmasa da fotoğraf arşivimin çoğuna kavuştum dün gece. 3 gündür kıvranıyordum resmen. Söz konusu disk hala düzeltilmedi. Zormuş da malesef. Kafası mı ne bozulmuş.....Ama dün ben bir kriz geçirip fotoğraflarımı istediğimi söyleyince Devrim'in baktığı bir diskte çoğunu yedeklediğimizi gördük. Başka yedek de bulmuştuk da onda son 1 yıl yoktu ki son bir yılda dünya kare var....
Neyse şimdi kayıp birkaç dosya dışında kavuştum ya....Büyük oranda rahatladım diyebilirim. Umarım kayıplarım da kurtulacak.....
21 Ocak 2014 Salı
Diskim çöktü.....
Diskim bozuldu, mutsuzum....Bir süredr eror veren disk dün açılmadı. Ara ara oluyor Devrim'in iddiasına göre windows zaten birkaç ayda bir resetlenmek istermiş. Neyse ben ilgilen dedikçe ihmal etmişti ve dün gitti. Normalde kendi bilgisayarında diski bir şekilde açıp fotoğraflarımı kurtarırdı. Bu kez o da olmadı. İş yerine götürdü bugün. Umarım kurtulurlar....
Fotoğrafların bir kısmının yedeği var tabiki ama hangi kısmı yedeklerde yok onu bilemiyorum işte...Dün kullanmam için başka bir program yükledi bilgisayarıma. Ama fotoğrafsız o kadar tatsız ki....
20 Ocak 2014 Pazartesi
Kavgam
Ne zor okudum şu kitabı.....Araya 3 kitap soktum hatta...Adam yaptığı kıyımları haklı çıkartmak için dönüp dolaşıyor, ırkçılığını anlatıp duruyor. Hani zaten bilmediğimiz şey değil ırkçılığı ama bir döneme ciddi damgasını vurmuş Hitler'in kendi kaleminden çıkanları ne zamandır merak ediyordum, sıkılarak-zorlanarak bitirebildiğim bir kitap oldu.
Okuma şenliğinin de son kitabı....Şiimdi elde alınıp bekleyenlere devam....
18 Ocak 2014 Cumartesi
Puslu Kıtalar Atlası
"Ben bu dünyaya bilmek için geldim. Benim için kutsal bir şey varsa o da bilgidir, gerek bu dünyanın, gerekse öte dünyanın bilgisi. Bu yüzden öğrendiklerimi akıl terazisinde tartıp doğru olup olmadıklarına bakarım"
"- Görüyor musun? dedi, Bilme tutkusu insanları nasıl bir sona sürüklüyor. Görmek, duymak, bilmek ve öğrenmek isteyen şu zavallı cerraha gösterilmeyen saygı, sadece karanlığı, soğuğu ve sessizliği algılayan ve hiçliği bilen bir cesede gösteriliyor..."
Yine çok keyifli okunası bir kitapla tanıştım. Masal tadında, tarihi bilgilerle harmanlanmış müthiş bir kitap bence. Daha ilk sayfadan itibaren insanı öyle çekip alıyor ki içine....
16 Ocak 2014 Perşembe
Çekim Modu....
Malum fotoğraf çekmeyi çok ama çok seviyorum. Elimden geldiğince bu konuda kendimi geliştirmeye de çalışıyorum. Şimde Facebook'ta sadece fotoğraflarımın yer aldığı bir sayfa açtım...Beklerim:))))
Peri Gazozu
"Dedemden öğrendiğim, ' insan olmak' kendi mutlu olduğun şeyleri yanındakilere de iletmektir. İnsan, kendinde olmasını istediği herhangi bir şeyi bir başkası için de aynı şiddette isteyebiliyorsa 'insanım' diyebiliyor.
Birbirimizin hayatlarının içindeyiz ve insan olmak galiba 'diğerkam' olmaktan geçiyor."
" Ne biçim insanlar bu anneler? Çok tuhaflar. Hiç kimseye benzemiyorlar. Ama, birbirlerini tanıdıklarından eminim. Kendi aralarında konuşup anlaştıkları, bizim bilmediğimiz ortak bir dilleri var muhakkak. Belki de gizlice buluşup, haberleşiyorlardır birbirleriyle kim bilir?"
Nette ara ara rastladığım ve oldukça da merak ettiğim bir kitaptı. Kitap İster misin? den rica ettim hemen gönderdiler. İçinde kısa kısa 31 hikaye var. Yazarın daha çok geçmişi, az biraz bu günü ve güncel olaylar öyle güzel harmanlanmış ki hikayelerde. Ben dün akşam üstü 4 gibi aldım elime yatmadan bitmişti kitap. Araya bir dünya şey de girdi illa ki....Kitap 200 sayfa bu arada...
14 Ocak 2014 Salı
Geri dönüşüm notluk....
Yine bir geri dönüşüm ve benim için keyifli bir çalışma daha....Aslında hobilerim anlamında bu aralar çok da verimli olduğum söylenemez. Aklımda yapılacaklar var. Bazı malzemelerim de var. Ama "yapıp yapıp nereye koyacağım bunları" derdi yüzünden pek bir ağırdan alıyorum....
Bu seferki geri dönüşüm malzemem petek baldan çıkan çerçeve.
Yukarıdaki gibi bir şey çıktı baldan. Kenarındaki bal mumlarını iyece kazıyıp yıkadım önce. Fazla kasmadan zımparaladım. Alta koyu yeşil boyayıp mumladım. Üstünü ise safran rengine boyadım. Yine zımparaladım. Üzerindeki teller zaten vardı. Ben bir de alta 2 tane askı yeri ekledim. Arkasını da 2 kat kartona yapıştırdığım desenli bir kağıt ile kapladım. Minik mandallarım da takılınca keyifli bir notluk çıktı ortaya....
13 Ocak 2014 Pazartesi
12 Ocak 2014 Pazar
Ocak ayı bahar gibi.....
Ocak ayındayız ama havalar oldukça ılık. Bugün yine tam bir bahar havası vardı. Bol bol bahçe belledik, yabani otları ayıkladık. Semaver yakıp, minik bir piknik bile yaptık. Haftaya soğuklar geliyormuş. Şu güzel günlerden sonra fena çarpacak.....
11 Ocak 2014 Cumartesi
Yedigöller...
Paylaşmamışım bu fotoğraflarımı, arşiv taraması yaparken denk geldim. Buca Yedigöller de gece gezmemizden.....
10 Ocak 2014 Cuma
İki Şehrin Hikayesi
Okuma Şenliği kapsamında okundu bitti. Kitap, 1775-1789 yılları arasında Paris ve Londra'yı anlatıyor. Kitabın kahramanları 2 şehir arasında gidip gelirken, açlık, sefalet, insanların yaşantıları da aktarılıyor. Fransız İhtilali'nin farklı bir yüzüne değinen kitapta, baştaki zenginlere karşı ayaklanan halk ne bulursa onunla isyanı başlatıyor. Kitabın bir yerinde en büyük silahlarının ise açlık olduğu yazılmış....
Genel olarak klasikleri severim ben. Ama bazen o kadar saçma olaylar yaşanıyor ki....Belki de günümüz mantık dönemi bize saçma geliyor. O yıllar için normal olaylardı. Ama işte......Burada da Sydney Carton adlı karakterin sevdiği kadının kocasını kurtarmak için gönüllü giyotine gitmesi o denli uzak geliyor ki insana...
Bugün sabah çocukları okula uğurlayıp hızla Gaziemir pazarını gezdim. Aldım haliyle bir şeyler....Yakınlardakilere tavsiye ederim güzel bir pazar. Daha önce de gidip bir kitapçı keşfetmiştim hatta. Eee oralara kadar gidip kitapçıya uğramamak olmazdı. Hızlı bir göz atmayla biraz da kitap aldım hemen. Yine aynı hızla eve geri döndüm öğle yemeğine oğluşları bekliyorum şimdi...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)